Rotterdam ve İstanbul’da Göçmen İşçi Anıtlarının dikilmesinin öyküsü
Kemal Yalçın
2021 yılı Türkiye’den Almanya’ya işçi göçünün 60. Yılı, Türkiye’den Hollanda’ya işçi göçünün ise 57. Yılıdır. Türkiye’den Hollanda’ya göç tarihi zor, sancılı süreçlerden geçti. Bu göç tarihi Türkiye’de, Hollanda’da, Almanya’da ve Avrupa’da yaşayan Türkiyelileri ve bu ülkelerin insanlarını yakından ilgilendiriyor. Göç süreci insanları birleştirdi, sıla artık vatan oldu. Bu sürecin unutulmaması, genç nesillere aktarılması gerekiyor. Göç süreci Hollanda ile Türkiye, Almanya ile Türkiye arasında ve Avrupa ile Türkiye arasından kalıcı, uyumlu, barışçı bir ortak hayatın kurulmasının yolunu açmıştır.
Türkiye’den Hollanda’ya ve Almanya’ya göçün 60. Yılı bu nedenle toplumsal hafızayı canlandıracak, genç nesillere bugünkü refah toplumunun kurulmasında göçmen işçilerin emeklerinin değerini anlatacak etkinliklerle anılıyor. Hollanda Merkezî İstatistik Bürosu verilerine göre 1 Ocak 2020 tarihi itibarıyla Hollanda’da 416.864 Türk asıllı Hollanda vatandaşı yaşamaktadır. 60 yılda Türkiyeliler Hollanda’nın ayrılmaz bir parçası haline geldiler.
Nasıl oldu bu iş?
İkici Dünya Savaşı’ndan sonra Hollanda’nın yeniden yapılanması sürecinde iş gücüne ihtiyacı vardı. Hollanda işgücü açığını kapatmak için İspanya, Fas, İtalya, Portekiz, Yunanistan, Tunus ve Türkiye’den işçi almaya karar verdi. 1960’lı yıllara işgücü açığı tekstil ve metal sektöründe çoktu.
Hollanda’ya ilk gelen Türk işçisi Necati Genç idi. Bir gemide sağlıkçı olarak çalışan Necati Genç 1958 yılında Rotterdam’a gelmişti. Hollandalı bir kadına âşık oldu. Çalıştığı gemiye bir daha dönmedi, Hollanda’da kaldı. Âşık olduğu Hollandalı kadınla evlendi, Rotterdam’a yerleşti. Kısa zamanda Hollandaca öğrendi. Bu tarihlerde resmi görevliler dışında Hollanda’da Türk yoktu. Necati Genç 1960 yılında Türkiye’nin Lahey Büyükelçiliği’nde işe başladı. Hollandacasını geliştirdi. 1962 yılında Rotterdam’da bir hastaneye sağlıkçı olarak işe girdi.
Hollanda Merkezî İstatistik Bürosuna göre 1960 yılında çalışma müsaadesi olan Türklerin sayısı sadece 22’dir. (Ph. J. Muus). 1961 yılında Hollanda’da Türklerin sayısı 200’e ulaşmıştı. Fakat Türklerin gelişi düzensizdi. Hollanda Almanya örneğinde olduğu gibi Türkiye’den düzenli, seçme işçiler almak istiyordu. Bu amaçla Ankara’da “Hollanda İş Bulma ve Yerleştirme Bürosu” adlı bir büro açtı. Bu büro Hollanda’da çalıştırılmak üzere işçileri seçecekti.
Ankara’da çalıştırılmak için Hollandaca bilen Türk aranıyordu. Necati Genç 1964 yılında Hollanda Dışişleri Bakanlığı’na davet edildi. Türkçe-Hollandaca bilen tercüman olarak Ankara’ya gönderildi. Hollandalı yetkililer ile birlikte “Hollanda İş Bulma ve Yerleştirme Bürosu”nda işçilerin seçilmesinde görev aldı.
Necati Genç, seçilen işçileri Hollanda’ya getiriyor, işe başlamalarına yardımcı oluyordu. Hollanda’ya gelen işçiler daha sonraki yıllarda hemşerilerini, köylülerini, akrabalarının da Hollanda’ya gelmelerini sağlamaya çalışıyorlardı.
1960-1964 yılları geçici bir dönemdi. Hollanda, Türk işçilerini deneyip, çalışkanlıklarını gördükten sonra 19 Ağustos 1964 tarihinde Lahey şehrinde “Türkiye-Hollanda İşgücü Anlaşması” imzalandı.
Federal Almanya Cumhuriyeti ise Hollanda’dan üç yıl önce 30 Ekim 1961 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti ile Bonn’da “İşgücü Alım Anlaşması” “Vereinbarung über die Anwerbung von Arbeitskräften von 30. Oktober 1961” adlı anlaşmayı imzalamıştı.
19 Ağustos 1964 tarihinde imzalanan anlaşmadan sonra Türkiye’den Hollanda’ya işçi göçü hızla arttı. 1974 yılındaki ekonomik kriz sırasında Almanya’da olduğu gibi Türkiye’den işçi alımı durduruldu. Sonraki yıllarda ihtiyaca göre yeniden işçi alımı yapıldı.
1980-1989 yılları arasında Türkiye’den Hollanda’ya göçler daha çok evlilik yoluyla devam etti. Ayrıca 1980-1990 yılları arasında Türkiye’den Hollanda’ya siyasi mülteciler geldi.
Necati Genç ise 2014 yılı Mart ayında 82 yaşında vefat etti. Rotterdam’da büyük bir cenaze töreniyle toprağa verildi. Oğlu İrfan Genç, törende babasını saygıyla anarak “İki ülke arasında 1964 yılında işçi göçü anlaşması imzalanınca babamı Türkiye’ye götürüyor Hollanda devleti. O sırada Hollandaca bilen tek kişi o. İlk işçileri babam seçiyor ve onlarla birlikte Hollanda’ya geliyor. Bu süreç bir süre devam ediyor,” diye konuştu.
Rotterdam’da ilk göçmen işçi anıtı 10 Kasım 2013 günü dikildi
Ölen göçmen işçileri birer ikişer toprağa veriyoruz. Ölenle ölünmüyor, hayat devam ediyor. Önemli olan ölenlerin anılarını yaşatmaktır. Toplumsal hafızayı canlı tutmaktır. Toplumsal hafıza anıtlarla, edebiyat ve sanat eserleriyle canlı tutulabilir. Hollanda’da ilk Göçmen İşçiler Anıtı 10 Kasım 2013 tarihinde Rotterdam’da Afrikaanderplein Meydanı’na dikildi.
Bu anıtın kitabesinde Yunanistan, İtalya, Yugoslavya, Fas, Portekiz, İspanya ve Türkiye’den gelen birinci nesil “Gastarbeiter” “Misafir İşçi”lerin anısına dikildiği, bu anıtı dikme düşüncesinin Ömer Hünkar Ilık’tan geldiği ve Hollanda Demokratik Sosyal Dernekler Federasyonu’nun (DSDF) girişimiyle gerçekleştiği yazılı. Anıt, Hollandalı heykeltıraş Hans van Bentem tarafından yapılmış.
Fikir babası Ömer Hünkar Ilık anıt dikme düşüncesini şöyle açıkladı:
8 Temmuz 2021 günü telefonla Ömer Hünkar Ilık ile bir söyleşi yaptım. 2013 yılında Rotterdam Afrikaanderplein Meydanı’na dikilen “Misafir İşçiler” Anıtı’nın neden dikildiğini ve neleri ifade ettiğini sordum. Verdiği cevapları aynen buraya aktarıyorum:
“Rotterdam’da Misafir İşçiler Anıtı” dikme konusundaki düşüncemi 2006 yılında yapılan Hollanda Demokratik Sosyal Dernekler Federasyonu (DSDF) Genel Kurulu’nda açıklamıştım. Önerim oybirliği ile kabul edildi.
Anıt dikme düşüncem üç gerçeğe dayanıyordu:
- Hollanda’da kullanılan “Misafir İşçi” kavramına ve anlayışına bir son verilmelidir. Türkiye’den ve diğer ülkelerden 1960 sonrasında gelen işçiler artık Hollanda’ya yerleşmiş, Hollanda toplumunun bir parçası haline gelmişlerdir. Misafir değil, bu toplumun kalıcı ve ayrılmaz bir parçasıdır. Türkiye’den gelen göçmenler olarak artık bizim de kafamız netleşmeli. Türkiye ile gönül bağımız var, ama artık biz buralıyız. Bir anıt dikerek bu gerçekliği hem kendimize hem de Hollandalılara göstermek istedik.
- Hollandalılar siz de bizleri, Türkiye’den ya da diğer ülkelerden gelmiş olan göçmen işçileri geçmişinizin ve geleceğinizin bir parçası olarak görünüz. Sizlerin de artık kafalarınız netleşsin. Biz misafir değil, sizlerle birlikte Hollanda toplumunu zenginleştiren, Hollanda vatandaşı da olan insanlarız. Bu anıt bunun ifadesidir.
- Rotterdam’a dikilen Misafir İşçi Anıtı ile Türkiye’den gelen birinci, ikinci kuşak işçilerin evlatlarına, bugünün gençlerine atalarının nereden, ne zaman, nasıl, neden geldiklerini, kendi tarihlerinin ne zaman, nerede başladığını hatırlatmak istedik.
Hollanda’da yaşayan Türkiyeli gençler “Hollanda bizi kabul etmiyor,” diye yakınıyorlar. Bizi kabul edip etmemeleri artık onlara bağlı değil, önce biz buralı olduğumuza karar vermeliyiz. Kafalarımız bu konuda netleşmeli.
Bu üç gerçeklikten hareket ederek alışmalar başladık ve projemizi gerçekleştirdik.
Rotterdam “Misafir İşçi Anıtı”dan İstanbul “Umuda Yolculuk Anıtı”na…
Rotterdam “Misafir İşçi Anıtı” Türkiye’den işçi göçünün bittiği yer olan Rotterdam’a dikilmişti. Esas anıtın Türkiye’den işçi göçünün başladığı yer olan İstanbul Sirkeci Tren İstasyonu’na dikilmesi gerekiyordu. Bu anıt da “Umuda Yolculuk Anıtı” adıyla 18 Haziran 2021 tarihinde İstanbul Kadıköy İskele Meydanı’na törenle dikildi. Bu anıtın da fikir babası Ömer Hünkar Ilık idi. Kendisine İstanbul-Kadıköy İskele Meydanı’na dikilen Umuda Yolculuk Anıtı’nın neyi ifade ettiği, bu anıtın hangi gerçeklere dayandığını sordum. Verdiği cevabı buraya aynen yazıyorum:
“Biz bu anıtı neden Türkiye’ye, İstanbul’a diktik?
- Aradan 60 yıl geçtiği halde, Türkiye’deki insanlar Avrupa’da, Hollanda’da, Almanya’da yaşayan göçmenleri “Gurbetçi” “Gurbetçiler” olarak görüyor. Halbuki aradan çok zaman geçti, köprülerin altından çok sular aktı. 1960 yıllarının gurbetçilerinin çocukları, yeni nesiller artık yaşadıkları ülkelerin parçası haline geldiler.
Artık onların çoğunluğu geri dönmeyeceklerdir. Onlar artık Avrupalı Türkler oldular. Umuda Yolculuk Anıtı ile “Gurbetçiler” anlayışının sona erdiğini, ermesi gerektiğini Türkiye’deki insanlara göstermek istedik.
- Göç, geri dönüşü olmayan bir yoldur. Göçün mantığının değişmesi gerekir. Türkiye’deki genç nesiller 1960’larda başlayan Avrupa’ya göçün nerede ve ne zaman başladığını hatırlamaları ve bilmeleri gerekir. Avrupa’ya göçün nedenlerini bilmek, Türkiye’nin 1950 sonra tarihini anlamaya yardımcı olabilir. Umuda Yolculuk Anıtı ile bu gerçekliği gözler önüne koymak istedik.
- Bu anıt sadece dikilmekle kalmamalı. Her yıl anıtın açıldığı tarih olan 18 Haziran’da anıtın önünde anma günleri yapılmalı, yazarlar kitaplarını imzalamalı, müzik grupları konserler vermeli. Sergiler açılmalı. Konferanslar verilmeli. Kültür haftası düzenlenmeli. Umuda Yolculuk Anıtı hem gidenleri hem de kalanları birleştiren toplumsal hafızanın canlandığı bir mekân olmalı.
“Umuda Yolculuk Anıtı” projesi Hollanda Demokratik Sosyal Dernekler Federasyonu’nun sabırlı, herkesi kucaklayan örnek çalışmalarıyla gerçekleşti. Rotterdam Misafir İşçi Anıtı ve İstanbul Umuda Yolculuk Anıtı projelerinin gerçek öyküsünü bu projelerin başkanlığını yapan Hollanda Yozgatlılar Federasyonu Genel Başkanı ve Hollanda Türkler İçin Danışma Kurumu Başkanı Zeki Baran ile 5 Temmuz 2021 günü telefonla yaptığım söyleşide kendisinden dinledim.
Zeki Baran’ın anlattıklarını aynen buraya aktarıyorum:
“Hollanda Demokratik Sosyal Dernekler Federasyonu’nun (DSDF) 2006 yılında yapılan Genel Kurulu’nda dernek üyesi Gazeteci Ömer Hünkar Ilık birinci nesil göçmen işçiler adına Rotterdam’da bir anıt dikilerek onların hatıralarının yaşatılmasını ve genç nesillere aktarılmasını önerdi. Bu öneri Genel Kurul tarafından oybirliğiyle kabul edildi. DSDF Genel Başkanı bana oybirliğiyle kabul edilen önergenin gerçekleştirilme sorumluluğunu verdi. Ben de memnuniyetle kabul ettim.
Ömer Hünkar Ilık ile beraber çalışmalara başladık. DSDF yöneticileriyle ve üyeleriyle fikir alışverişinde bulunduk. Bu anıtın sadece Türkiye’den gelen işçiler adına değil, Yunanistan, İtalya, Yugoslavya, Fas, Portekiz, İspanya’dan gelen işçiler adına yapılmasının daha uygun olacağı sonucuna vardık. Düşüncemizi Rotterdam Belediyesi’ne de bildirdik ve onların da onaylarını aldık.
Hollandalı heykeltıraş Hans van Bentem’in anıt projesini beğendik ve kabul ettik. Bu anıtın kaidesi altı renklidir. Her renk işçi gönderen bir ülkeyi temsil etmektedir. Bu anıt farklılıkların bir zenginlik olduğunu, göçmen işçilerin Hollanda’nın kalkınmasında önemli olduğunu, dillerimizin, dinlerimizin, renklerimizin farklı olmasına rağmen gönüllerimizin bir olduğunu ifade etmektedir. Anıtın tepesinde bir güneş parlamakta ve tek bir güneşin altında göçmen olsun, yerli olsun tüm insanların Hollanda’nın refahı ve mutluluğu için umutla çalıştıklarını dünyaya ilan etmektedir.
“Misafir İşçi” anıtını törenle 10 Kasım 2013 tarihinde Rotterdam’a diktik. Bu anıt için 160.000 € kadar masraf ettik. Katkıda bulunanlara çok teşekkür ederim.
Esas iş bu anıtın bir benzerini İstanbul’da Sirkeci Tren İstasyonu’na dikmekti. Rotterdam “Misafir İşçi” Anıtı’nı gerçekleştiren Hollanda Demokratik Sosyal Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Doç. Dr. Nevzat Cingöz, Gazeteci Ömer Hünkâr Ilık ile birlikte çalışmaya başladık. Arkadaşlar bana Sirkeci’ye Anıt Dikme projesinin başkanlığını verdiler. Hep birlikte kollarımızı sıvadık, işe sarıldık. Ben o günlerde bu projenin çok kısa bir sürede gerçekleşeceğini sanıyordum.
Proje başkanı olarak 10 yıl kadar önce Eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ile Berlin’de görüştüm, projemizi anlattım. Çok beğendi, “Yaparız, size yardımcı oluruz,” dedi. Ertuğrul Günay görevinden ayrıldı. Anıt projesi ortada kaldı. Fakat biz çalışmalarımıza devam ettik. Hollanda İstanbul Başkonsolosu da bize yardımcı oluyordu.
Eski Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Hollanda’ya geldiği zaman konuştum. O da projemizi çok beğendi, “Size yardımcı oluruz,” dedi. Davutoğlu da gitti.
Hollanda İstanbul Başkonsolosu ile birlikte Sirkeci Tren İstasyonu Fatih Belediyesi sınırları içinde olduğu ve dikileceği yer izninin Fatih Belediyesi’nden alınacağı için Hollanda İstanbul Başkonsolosu ile birlikte Fatih Belediye Başkanı Sayın Mustafa Demir’i ziyaret ettik. Belediye Başkanı bizi çok iyi karşıladı, projemizi kutladı, “Bu anıtı Sirkeci’ye dikeriz,” dedi. Fakat anıt yeri için gerekli izin bir türlü verilmiyordu.
Eski Enerji Bakanı Taner Yıldız ile konuyu konuştuk. Olumlu yanıt aldık. Olmadı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile görüştük. “Çok iyi bir düşünce. Size yardımcı oluruz,” dedi. Hiç yardım alamadık.
Ben umutsuzluğa kapıldım. “Bu iş olmayacak, bırakalım,” dedim. Başından beri beraber çalıştığımız Hâkim Nazife Kaya, “Olur mu öyle şey? Babalarımızın, birinci nesil göçmen işçilerin anılarını yaşatmak zorundayız. Bu anıtı dikmek bizim boynumuzun borcu olsun,” dedi.
2019 yılında projeyi gerçekleştirmek için çalışmalarımızı hızlandırdık. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu ile konuştuk. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürü Sayın Prof. Dr. Yasin Çağatay Seçkin’i bize yardımcı olması için görevlendirdi. Böylece son aşamaya geldik.
Umuda Yolculuk Anıtı’nın ismini Hâkim Nazife Kaya önerdi ve anıtın kitabesini yazdı. 10 metre uzunluğunda, 3 metre genişliğindeki Umuda Yolculuk Anıtı’nın tasarımı, dökümü İzmir’de yaşayan heykel sanatçıları Zafer Dağdeviren, Ali Yaldır ve Derya Ersoy tarafından yapıldı.
İş anıtın dikileceği yer için izin alma aşamasına geldi. Sirkeci Tren İstasyonu’nun bulunduğu yer için Anıtlar Kurulu’ndan izin almak gerekiyormuş. Anıt yapıldı, fakat dikileceği yer için izin alamadık. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu araya girdi. Olmadı, izin alamadık. Zaman geçiyordu. Bir an önce anıtın dikilmesi gerekiyordu. Çünkü 30 Ekim 2021 tarihinde Almanya’ya işçi göçünün 60. Yılı kutlamaları başlayacaktı.
Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürü Sayın Prof. Dr. Yasin Çağatay Seçkin, “Şimdilik bu anıtı esas yerine değil, geçici olarak Kadıköy Belediyesi sorumluluğu altındaki İskele Meydanı’na dikelim, size söz veriyorum, en kısa zamanda bu anıtı Sirkeci’ye esas yerine taşırız,” dedi. Başka çaremiz yoktu, bu öneriyi kabul ettik.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Kadıköy Belediyesi çok yardımcı oldular. Açılış günü çok yağmurluydu. Büyükşehir Belediyesi Umuda Yolculuk Anıtı’nı açılış töreninin yapılacağı yere saydam büyük bir çadır kurdu. Böylece yağmurdan korunmuş, huzur içinde anıtı açmış olduk.
Açılış Töreni sunuculuğunu Hollanda İstanbul Başkonsolosu yaptı. Türkiye’den giden göçmen işçilerin çalıştığı altı ülkenin başkonsolosları törene katıldılar. Hollanda Ankara Büyükelçisi Sayın Marjanne De Kwaasteniet altı ülke adına konuşma yaptı.
Büyükelçi’nin kullandığı maskenin üzerinde 1964 yılında Hollanda ile Türkiye arasındaki anlaşmaya göre kurulmuş olan Hollanda İşçi Bulma Bürosu anısına “Ankara” yazılıydı.
1964-2014 dönemini kapsayan Hollanda’daki göçmen işçileri konu alan siyah beyaz fotoğraf sergisini açılışa yetiştiremedik. Bu sergiyi önümüzdeki zamanda İstanbul’da açacağız.
2006’dan 2021 yılına kadar 15 yıl geçti. Hollanda Demokratik Sosyal Dernekler Federasyonu Genel Kurulu’nda aldığımız kararı hayata geçirdik. Zor oldu, fakat başardık. Çok mutluyum. 15 yıldan beri bizlerle beraber çalışan, bize maddi ve manevi yardım ve destekte bulunan herkese çok teşekkür ederim.”
Umuda Yolculuk Anıtı Kitabesinde altı dilde şunlar yazılıdır:
Anadolu’nun farklı şehirlerinden binlerce erkek 1960’lı yıllarda Avrupa’nın çeşitli ülkelerine çalışmak için gittiler. En fazla iki yıl sonra memleketlerine dönme hayali ile birçoğu eşlerini ve yeni doğmuş çocuklarını arkalarında bıraktılar. Bu umuda yolculuktu. Biraz para biriktirip, geri döneceklerdi. Ama yıllar geçtikçe önce geri dönme planları ertelendi, sonra eşlerini ve çocuklarını yanlarına aldılar. Sonunda Avrupa’da sayısı 4 milyon kişiye ulaşan yerleşik bir toplum oldular.
Bilinmezliğe doğru atılan bu adımlar ve çekilen büyük sıkıntılarla hem Türkiye ekonomisine hem de birçok Avrupa ülkesine katkıda bulundular.
Bugün, bu işçilerimizin yetiştirdiği yeni kuşaklar; sanat, kültür, düşünce, bilim, teknoloji, hukuk, ekonomi, iş dünyası, siyaset ve diplomasi alanlarındaki çalışmalarıyla, Avrupa’da yaşamın her alanında katkıda bulunmaya devam ediyorlar. Bu kuşaklar aynı zamanda Avrupa ile Türkiye arasında köprü görevi yürütüyorlar.
Umuda Yolculuk Anıtı, Türkiye’den Avrupa’ya bu büyük toplu göçün unutulmaması ve göçün yükünü çeken birinci kuşağa saygı amacıyla, daha iyi bir yaşam umudu ile yüreklerini sevdiklerinin yanında bırakarak bilinmezliklerle dolu gurbet ellere alışmaya giden Anadolu’nun cesur evlatları anısına; Ömer Hünkâr Ilık’ın düşüncesi ve danışmanlığında, (DSDF) Hollanda Demokratik Sosyal Dernekler Federasyonu’nun girişimiyle, Doçent Nevzat Cingöz’ün öncülüğünde, Zeki Baran’ın Proje Başkanlığı’nda, heykel sanatçıları Zafer Dağdevieren, Ali Yaldır ve Derya Ersoy tarafından yapılmıştır.
Ayrıca bu anıtın yapımına, aşağıdaki adı yazılı kişiler maddi ve manevi katkıda bulunmuştur:
Hâkim Nazife Kaya, Hikmet Gürcüoğlu, Şerif Aktürk, Yayla GMBH, Mehmet Terkivatan, BLG Kardeşler GmbH, Güney Köse, Ahmet Güç, Hollanda Türk Girişimciler Platformu, M. Devrim Baykal, Celal Peker, Osman Çelik, Tugay Osanmaz, Meram Restoran, Özcan Özbay, Hatice Bayer, Yasemin Çegerek, H. Hasan Yeniaşçı, Adem Kaba, Mustafa Duyar, Metin Yılmaz, Bahattin Güler, Osman Samur, Tarık Saki, Alican Aslan, Felix Ensinger, Halk Dernekleri Federasyonu, İstanbul Yozgatlılar Federasyonu, Ahmet Kaya, Necati Erbaş.
Umuda Yolculuk Anıtı açılış töreni
Kadıköy İskele Meydanı’ndaki anıt için 18 Haziran 2021 tarihinde düzenlenen törene Hollanda Ankara Büyükelçisi Sayın Marjanne De Kwaasteniet, Hollanda İstanbul Başkonsolosu Bart van Bolhuis, Hollanda Demokratik Sosyal Dernekler Federasyonu -DSDF Genel Başkanı Nevzat Cingöz, DSDF’ye daha önce başkanlık yapmış olan ve bu anıta çok emekleri geçmiş olan Musa Öztürk ve Cezmi Doğaner, birinci kuşaktan DSDF üyeleri İsmail Polat ve Muhsin Ayboğan, İBB Park, Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanı Prof. Dr. Yasin Çağatay Seçkin, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu -DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Gazeteci ve Ömer Hünkar Ilık, Hollanda Yozgatlılar Federasyonu Genel Başkanı ve Türkler İçin Danışma Kurulu Başkanı Zeki Baran, Almanya Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu -HDF Genel Başkanı Necip Şahin, altı ülkenin İstanbul Başkonsolosları ve davetliler katıldı.
Umuda Yolculuk Anıtı açılış töreninin sunuculuğunu Hollanda’nın İstanbul Başkonsolosu Bart van Bolhuis yaptı. Hollanda Ankara Büyükelçisi Sayın Marjanne De Kwaasteniet altı ülkenin başkonsolosları adına yaptığı konuşmasında Umuda Yolculuk Anıtı’nı gerçekleştirenlere ülkesi ve şahsı adına teşekkürlerini sundu. “Türkiye’den Hollanda’ya gelen işçiler Hollanda’nın kalkınmasında büyük katkılarda bulundular. 60 yıl önce bavullarına umutlarını koyarak yola çıkanların evlatları buldukları Korona aşısı ile dünyaya umut oldular,” dedi.
Doçent Nevzat Cingöz’ün açılış töreninde yaptığı konuşma
Umuda Yolculuk Anıtı projesini başlatan Hollanda Demokratik Sosyal Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Doçent Nevzat Cingöz açılış töreninde yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Değerli misafirlerimiz ve sevgili dostlar,
Bugün tarihi bir neden dolayı bir arada bulunmaktayız.
DSDF 1983 yılında Hollanda’da yaşayan Türk işçileri ve Türkçe öğretmenleri tarafından, göçmenlikten kaynaklanan eğitim ve toplumsal sorunlara çare aramak amacıyla kurulmuştur. İlk kurucularından İsmail Polat ve ilk Başkan Musa Öztürk de aramızda bulunmakta. Hoş geldiniz!
2013 yılında Hollanda’nın Rotterdam kentinde birinci kuşak göçmen işçilerin anısına da bir Anıt gerçekleştirdik. O zaman olduğu gibi bu anıt çalışmasında da Ömer Hünkâr Ilık ve Zeki Baran’ın çok emekleri geçmiştir. Onlara katkılarından dolayı teşekkür ederim.
Bugün belki de ilk kez, benim bu kürsüye çıkmama neden olana, ben olmamda emekleri geçen babama ve anneme teşekkür edeceğim. Onların nezdinde çocuklarına daha iyi bir gelecek verebilmek için yaptıkları fedakarlıklar için bugün bedenen aramızdan ayrılmış olan DSDF kurucularından Veli Yurduşen’e tüm birinci kuşak göçmenlerine yürekten teşekkür ediyorum.
Aramızda bulunan göçmen işçi çocukları olan arkadaşlarım hayallerini ve yaşama sevinçlerini tahta bavullara koyup, onların peşine yollara düşmüş insanları tanıdık, hatta birçokları bizim çok yakınımızdı. Aynı zamanda o hayallerin ve umudun o bavullardan hiç çıkmadığının, bavullarda kilitli kalan hayaller olduğuna da şahit olduk.
Bilmedikleri bir ülkede, tanımadıkları insanların arasında, tüm yaşamları boyunca ilk kez duydukları bir dil ve hiç ama hiç tahmin etmedikleri toplumsal kuralların içine gelmişlerdi.
Diğer bir anlamda bütün becerileri sıfırlanmış, öylece kalmışlardı ortada. Buna rağmen, çocuklarına ve torunlarına daha güzel bir gelecek verebilmek için herkes tarafından bilinen büyük fedakarlıklar vermiş, onların milletvekili, avukat, bakan, doktor, belediye başkanı olmalarını sağlayabilmişler ve hatta Alman Özlem Türeci ve Uğur Şahin Covid 19 aşısını bularak dünyaya bir umut olmuşlardı.
Birinci kuşak, umutlarının peşinde koşarken, kendi hayallerini o tahta bavullara kilitleyerek çocukları ve torunları için savaştılar, çocukları ve torunlarının başarılarıyla mutlu oluyorlar. Onların 60 yıl önceki fotoğraflardaki gülücükleri yok artık, bavullara kilitlenmiş umutlarından söz etmiyorlardı artık, kimisi demans oldu, her şey siliniyor hafızalarından.
Tüm bu olumsuz koşullara rağmen, 2. Dünya Savaşından çıkmış o ülkelerin gelişmelerine oldukça büyük katkılarda bulunmuş, kültürüne ve sosyal yaşantısına zenginlikler katmıştır.
Umuda Yolculuk Anıtı 1960’larda yurtdışına çıkarak hem Avrupa’nın gelişmesine katkıda bulunan hem de doğdukları ülkeden gönül bağlarını koparmamış insanların unutulmaması gerektiğinin bir kanıtı ve aynı zamanda, dünyamızda ve Avrupa’da son yıllarda gelişen aşırı milliyetçiliğe karşı “Diversty and incluising” dediğimiz sosyal çeşitlilik ve katılıma bir destektir.
Umuda Yolculuk Anıtı DSDF’nin uzun ve yoğun sürse de başarıyla sonuçlanmış bir çalışmasıdır. Anıtın gerçekleşmesinde bizlere katkıda bulunan Hollanda’daki Türkiye Kökenli girişimcilere, sanatçılarımız Zafer Dağdeviren, Ali Yaldır ve Derya Ersoy’a ve isimlerini tek tek sayamayacağım maddi ve manevi katkıda bulunan her birey ve kuruluşa kocaman teşekkür ediyorum.
Ayrıca, burada bulunan beş ülkenin temsilcilerine Umuda Yolculuk Anıtı’nı kucakladıklarından duyduğum memnuniyeti de belirtmek isterim. Çok memnun oldum. Aynı zamanda anıt çerçevesinde dönüşümlü olarak her yıl başka bir ülkenin konsolosluğunun katılımıyla farklı etkinliklerin yapılması, farklı bir mutluluk. Bu çerçevede ilk inisiyatif alarak açılışa ev sahipliği yapan Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu’na, konuya gösterdiği hassasiyet nedeniyle burada bulunan Hollanda’nın Ankara Büyükelçisi’nin yanı sıra Almanya, Avusturya, Belçika ve İsveç Başkonsolosluklarına gönülden teşekkür ederim.
Sonuçta bu anıt hepimizin ortak mirası. Bunlar bizim ortak savaşçılarımız! Ve ben o savaşçılarımıza bizlere verdiği emek için bir kez daha teşekkür ediyorum.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun konuşması
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da açılışta yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Umuda Yolculuk heykeli hem yoksulluğu hem de ayrılığı anlatıyor… Umutlar, acılar, ayrılıklar, zorluklar, dostluklar, hasretler ve mücadelelerle dolu göçmenlik, gurbetçilik günlerini anlatıyor…
Avrupa ülkelerine giden misafir işçiler kısa sürede kalıcı oldular ve kıtanın bir parçası haline geldiler. Önce fabrikalarda ter döktüler. Sokakları temizlediler. Yemek pişirdiler. Dikiş diktiler… Zamanla sanatçı oldular, siyasetçi oldular, bakan oldular…
Türkiye’nin farklı şehirlerinden Hollanda’ya göç eden gurbetçi işçiler orada Hollanda işçi sınıfının bir parçası oldu. Elbette Hollanda sendikalarına katıldılar. Bugün Hollanda sendikal hareketinin içinde çok sayıda Türkiyeli işçi bulunuyor.
Uluslararası sendika hareketi içinde en yakın çalıştığımız sendikalar Hollandalıdır. Hollanda sendikaları 12 Eylül’ün en karanlık günlerinde Türkiye’deki işçiler ve sendikalarla dayanışma gösterdiler. DİSK’in tekrar faaliyete geçtiği 90lı yıllardan bu yana çok sayıda ortak çalışmaya imza attık. ILO düzeyinde ortak faaliyetler yürütüyoruz.”
Çerkezoğlu, anıtın yapımına katkı veren sanatçıları, büyükelçilikleri, İBB’yi ve Hollanda’daki Türkiyelilerin derneklerini tebrik etti.
Hollanda Türk İş Adamları Derneği Genel Başkanı Hikmet Gürcüoğlu’nun açıklaması
50.000 Euroya mal olan Umuda Yolculuk Anıtı’nın finansörlüğünü, büyük bölümü Hollanda’dan olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden başarılı iş insanları da yaptı. Açılış törenine katılamayan Hollanda Türk İş Adamları Derneği HOTİAD Genel Başkanı Yüksek Petrol Mühendisi Hikmet Gürcüoğlu yaptığı basın açıklamasında şu açıklamayı yaptı:
Umuda Yolculuk Anıtı’nın açılışını yapacağız. Babalarımızı, bu şekilde ölümsüzleştirerek, onlara olan vefa borcumuzu ödeyeceğiz. Onlar doğdukları toprağı hep vatan bildiler. Doyduğu toprağı da hemen vatan yaptılar. Kopup, geldiği toprağı, yüreğinin bir parçası olarak hep içinde taşıdılar. Yeni ülkesinin asli insanı olmayı hep yüreğinde büyüttü. Kendinden başlamak üzere, emeği ile katkı sunmaya çalıştı. Kendinden sonrakileri daha eğitimliler olarak daha etkin, fayda sağlayacaklar diye yoğurdu. Onun bu aklı ve yüreğidir ki; bugün her iki evimizin birinde bir yüksek okul veya üniversite mezunumuz var. Yaşadığımız ülkenin geleceğinin inşasında görev başındayız. Varlığımız anavatan için de bir güç ve gurur kaynağıdır. Bilinmezi göze alıp yola çıkan cesur insan ve onun ardından yola devam eden nesillere selâm olsun!
Almanya Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu (HDF) Genel Başkanı Necip Şahin’in açıklaması:
Almanya Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu (HDF) Genel Başkanı Necip Şahin de bir basın açıklaması yaptı. Şahin özetle şunları söyledi:
Anadolu’nun köylerinden, kasabalarından, birçoğu daha kendi şehrini bile görmeden, Avrupa’ya iş gücü satmak için, tahta bavullarını alıp, Avrupalı doktorların tepeden tırnağa kontrolünden sonra, sağlıklı olanlar, umut yolculuğuna çıktılar.
Bundan altmış yıl önce emeklerinden başka pazarlayacakları bir şeyleri olmayan bu yolcular, geride büyük başarı, ilerisi için de Avrupa ekonomisine, kültürüne katkılar bırakarak, geçip gittiler. Geldikleri yaban ellerde “en alttakiler” olarak başladılar; geride toplumun her kesimine çıkabilmiş nesiller yetiştirdiler. Biz ve bizden sonraki nesiller bu tahta bavullu emekçi, yanık tenli babalarımızın, analarımızın anılarını yaşatmak için yapılan “Umuda Yolculuk Anıtı’nı” İstanbul’da açıyoruz.
Bu anıtın yapılmasını başlatan Hollanda Sosyal Demokrat Dernekler Federasyonu DSDF yöneticisi arkadaşlarımızın da teklifiyle, Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu HDF olarak, bu anıta katkıda bulunmanın onurunu yaşıyoruz. Bu anıt bizden öncekilere bir vefa, bizden sonrakilere anı olarak yaşayacaktır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Park, Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanı Çağatay Seçkin tören konuşmasında şunları söyledi:
“Umuda Yolculuk Anıtı’nın anlamını anlatmaya kelimeler yetmez. Bu alana gelen bir İstanbullunun yaşayacağı hissi hepinizin derinden hissedebileceğini düşünüyorum. Bu heykelin karşısında durduğunuzda, bu heykelin taşıdığı anlamı sorguladığınızda; 1960’lı yıllarda, bu topraklardan Avrupa’nın birçok şehrine gitmiş, bu topraklarda doğup yaşamış insanların, orada vermiş oldukları mücadeleyi yaşamanızı bekliyoruz. Bu topraklardan oraya gittikten sonra artık onlar Rotterdamlı, Berlinli, Stokholmlu, Kopenhaglı, Parisli oldular. Bu bakış açısıyla baktığımız zaman, bu hislerin bize geçmesi için çok önemli bir anıt olduğunu düşünüyorum. Harika bir iş birliği gerçekleştirdiğimizi ve harika bir iş çıkardığımızı düşünüyorum.”
Zeki Baran’ın tören konuşması
2006 yılından itibaren Rotterdam Misafir İşçi Anıtı ve İstanbul Umuda Yolculuk Anıtı projelerinin başkanlığını yapmış olan ve bu anıtların gerçekleşmesi için çok büyük emekler veren Hollanda Yozgatlılar Federasyonu Genel Başkanı ve Türkler İçin Danışma Kurulu Başkanı Zeki Baran da yaptığı konuşmada Umuda Yolculuk Anıtı’nın gerçekleşme öyküsünü kısaca anlattıktan sonra sözlerini şöyle tamamladı:
Gurbette aş aramanın, iş aramanın, oralara ne umutlarla gidilip neler yaşandığını en iyi umuda yolculuk edenler bilir. Nitekim biz de onlardan birisiyiz. Ülkemizin ve memleketimizin önemli konularından biri olan umuda yolculuğun da bir anıtının olması bize birçok şeyi hatırlatacaktır.
2009 yılından bu yana bu anıtın gerçekleşmesi için birçok adım attık. 12 yıllık emeğimiz boşa gitmedi. Katkıda bulunan herkese şimdiden teşekkür ediyorum. Türkiye’den göç alan ülkelerin İstanbul Başkonsoloslarının açılış töreni davetiyesinde isimleri ile yer almaları bizi ayrıca sevindirmiştir. Babalarımızın umuda yolculuğunun kıymeti her geçen gün daha fazla anlaşılmaktadır. Bu anıtla bunu ölümsüzleştiriyoruz.
Umuda Yolculuk bitmez…
Umuda Yolculuk Anıtı 60 yıllık bir göç sürecini ve tarihini simgeliyor. Bu anıt göç tarihinde bir kilometre taşıdır.
Avrupa ülkelerine umut aramaya giden işçiler, 60 yılda hem gittikleri ülkelerin hem de Türkiye’nin kalkınmasına, kültürel ve siyasal gelişmelerine çok büyük katkılarda bulundular. Bu göçmen işçilere Avrupa ülkelerinin, Türkiye’nin ve dünyanın teşekkür borcu vardır. Göçmen işçiler de kendilerini kabul etmiş, çalışma ve yaşama hakkı vermiş olan ülkelere saygı, sevgi ve teşekkürlerini sunuyorlar. Avrupa Birliği Türkiye’den Avrupa’ya göç etmiş olan işçiler olmadan düşünülemez. Avrupa Birliği farklılıkların birliğidir. Almanya’da, Hollanda’da, Avrupa’da yaşan göçmen işçiler artık bu ülkelere yerleşmiş, kök salmışlardır. Göç dönüşü olmayan bir yoldur. Dünya göçlerle kardeşliği daha iyi tanıyor ve kardeşçe yaşamayı öğreniyor.
Göçlerin ne olduğunu dünyada en iyi bilenlerin başında Türkler gelir! Türklerin Umuda Yolculukları Uzak Asya’dan başlamıştı. Uzak Asya’dan Anadolu’ya geldiler. 1000 yılda Anadolu’da yeni bir medeniyet yarattılar. Anadolu evlatlarını beslemez oldu. Anadolu’nun evlatları yeni umutlarla Avrupa’ya doğru yolculuğa çıktılar. Umuda Yolculuk Anıtı, Uzak Asya’dan başlayan yolculuğun bir kilometre taşıdır. Göçmen işçiler için dünya bir vatan, çalıştıkları ülkeler ikinci vatan haline gelmiştir. Türkiye ise anavatandı, anavatan olmaya devam edecektir.
Bochum, 7 Temmuz 2021, Kemal Yalçın