Vietnam’ın yüz ölçümü Türkiye’nin yarısı kadar. Nüfusu 94 milyon. Nüfusun %90’ı Vietnamlı. Resmen kabul edilen 54 ayrı etnik gruptan 10 milyon kadar insan Vietnam’ın sosyal zenginliğini meydana getiriyor. Renkler, diller, dinler, gelenek ve görenekler çiçek bahçesine çevirmiş Vietnam’ı. Kimse kimsenin diline, dinine, rengine karışmıyor. İnsanların büyük bir kısmının dinle pek ilgisi yok. Budizm, Konfüçyüscülük, Taoisizm yerli ve yaygın dinler. Hıristiyanlık sömürgecilerle birlikte gelmiş. Katoliklerin ve Protestanların oranı %10’dan az.
Resim: Beraber uzak doğu sporu yapan Vietnam’lı bayanlar
İslamiyet ise Vietnam’da Amerika’nın “yeşil hat stratejisi” ile birlikte, esas olarak soğuk savaş döneminde ABD’nin desteği, Suudi Arabistan’ın maddi katkılarıyla yayılmış. ABD soğuk savaş döneminde komünizme karşı İslamiyeti desteklemiş ve örgütlemişti. Vietman’da İslamiyet güneyde, Mekong Deltası’nda özellikle toplumun en yoksul kesimini oluşturan pirinç işçileri arasında yayılmış. Vietnam’da 100 bin kadar Müslüman varmış. Ho Chi Minh şehrinde Suudi Arabistan’ın maddi katkılarıyla bir cami inşa edilmiş. İslamiyet aynı dönemde, aynı yöntemlerle Kamboçya ve Laos’ta da yayılmış.
Vietnam ekonomisini tekstil, deniz ürünleri, ham petrol ve elektronik aletler üretim sektörü ayakta tutuyor. Petrol ve doğal gaz üretimi Vietnam’ın tüm ihtiyacını karşılıyor. Ham petrol ihracatı ülkenin en önemli döviz kaynaklarından biri. Ülkede işsizlik oranı yaklaşık %3. Para birimi dong. 1 Euro 25 000 dong yapıyor. Yıllık kalkınma oranı %7. Bölge ülkeleri içinde en hızlı gelişen bir ülke.
Turizm sektörü son yıllarda gelişiyormuş. 2015 yılında 8 milyon kadar turist gelmiş. Bu rakam Vietnam’ın sahip olduğu turizm potansiyelinin çok altında. 2016 yılında sadece Bangkok’a 22,5 milyon turistin geldiği düşünülünce Vietnam’a çok az turist geldiği daha kolay anlaşılabilir.
Tontin Körfezi’nde Ha Long Adalarında iki gün
Balkonlu temiz, şirin bir kamaramız vardı. Gemi personeli bizleri sevgiyle kırmızı şarap sunarak karşıladı.
Kayıklara altışar kişi bindik. Adalar arasında dolaştık. Sonra kumsalı olan bir adaya çıktık. İsteyen kanona bindi, isteyen denize girdi. Ben hayatımda ilk kez kanoya bindim. Şafak okulda iken öğrenmiş kanoya binmeyi. Güzel bir spor. Adaların arasından ve altından geçtik.
Geceyi gemide geçirdik. Deniz gemiyi, gemi de bizi sallıyordu. Gece isteyen balık tuttu. İsteyen yıldızları seyretti.
Sabahleyin saat 7.00’de kahvaltı yaptık. Tekneyle Hang Sung Sot adasındaki mağarasını görmeye gittik. Adaya çıkar çıkmaz müthiş bir yağmur başladı. Hemen çöpten bir yağmurluk bulup giydim. Şafak’a ve yanımızdaki iki İngiliz bayan turiste de yağmurluk verdim. Giyinceye kadar ıslandık. Öyle bir yağmur yağıyor ki, avcumu tutunca yağmur suyu birikiyor ve içiyorum. Bir anda mağaraya çıkan merdivenlerden yağmur suları akmaya başladı. Denizin ortasındaki dik bir kayanın içinde büyük bir mağara. Bir kişinin zor sığdığı delikten girince karşımızı büyük sarkıt ve dikitler çıktı. Tarifsiz güzellikler.
Mağaradan çıkınca yağmur yeniden başladı. Yağmur değil, sanki başımıza kova kova su dökülüyor!
Gemimize döndük. Rehberimiz bir saatlik dinlenme arası verdi. Kurulandık, dinlendik. Dışarda yağmur devam ediyordu. Dönüş başladı.
Aşçımız havuçtan ve salatalıktan yemek çiçeği yapmasını gösterdi. Pirinç unundan yapılmış yufkayla deniz ürünleri sarmasını yapmasını öğretti. Herkes kendi sarmasını yaptı yedi.
Öğle yemeğini Ha Long limanında gemimizde yedik. Tekneyle karaya çıktık. Kısa zamanda tanıştığımız arkadaşlarla vedalaştık. Dolmuşla Hanoi’ye geldik. Yağmur aralıklarla devam ediyordu.
Hanoi’deki Hoan Kiem Gölü’nün etrafındaki geniş cadde cumartesi öğleden sonra 24 saat trafiğe kapatılıyormuş. Akşam üzeri göl kıyısın vardığımızda her yer insan dolmuştu. Tam bir panayır havası vardı. Gençler ip alıyor, çocuklar elektrikli oyuncak arabalara biniyor, müzikçiler canlı müzik yapıyordu.
Ortalıkta hiç polis görülmüyordu. Kimsede terör korkusu, canlı bomba korkusu yoktu. Bazı gençler yol kenarına alçak taburelere oturarak ay çekirdeği yiyor, kabuklarını yere atıyorlardı.
Yaşlı kadınlar tek sıra halinde birbirlerinin omuzlarından tutarak neşeyle şarkı söyleyerek yürüyorlardı. Başka bir yerde genç kadınlar topluca dans ediyorlardı.
Kızlı erkekli gençler caddenin ortasında dans ediyor, oyun oynuyor ve şarkı söylüyorlardı.
6 Ağustos 2017 günü Hoan Kiem Gölü’nün etrafındaki insanlardan “Neşeniz, mutluluğunuz bol olsun!” dilekleriyle ayrıldık. Hanoi’nin, Vietnam’ın tadı damağımda kaldı! Hoşça kal Vietnam! Hoşça kal Ho Chi Minh!