Eğitim

Alman Eğitim Bilimi ve İsmail Hakkı Tonguç

19. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı İmparatorluğu ile Kayzer Almanyası arasındaki ilişkiler öncelikle askeri ve ekonomik alanda gelişmeze başlamıştır. Osmanlı Ordusu’nda Alman silahlarının kullanılmaya başlanması beraberinde  askeri eğitim alanında da işbirliğini getirmiştir. Birçok Osmanlı subayı Almanya’ya eğitime gşnderilmiştir. Ayrıca birçok Alman subayı da Osmanlı Ordusunu eğitmek için İstanbul’a gitmiştir.

 

Ekonomik ve ticari alandaki işbirliği ise sivil eğitim ve kültürel alanındaki etkileşimi canlandırmıştır.

 

Osmanlı Devleti’yle Fransa arasındaki ilişkilerin yoğun olduğu 18. ve 19ç yüzyılda eğitim ve kültür alanında Fransız etkisi ağır basıyordu. Askeri Tıbbiye’yi, Mühendis okulunu Fransızlar kurmuştu. Öğreniler yabancı dil olarak Fransızcayı öğreniyordu. Bu nedenle Türkçedeki bir çok teknik terim Fransızca kaynaklıydı. Ayrıca birçok genç okumak, görgü ve becerisini artırmak için Fransa’ya gönderiliyordu.

 

Birinci Dünya Savaşı öncesinde, İttihat ve Terakki Partisi yöneticileri Almanya ile her alanda ilişklileri artırdılar. Almanya bir umut olarak görülmeye başladı. Öğrenciler daha çok Almanya’ya gönderilmeye başlandı.

 

İzmir ve İstanbul’da işten çıkarılan Gayrimüslimlerin yerlerine yerleştirilecek olan Müslüman teknik elemanlardan gerekli görülenler Almanya’da eğitilmeye başlanmıştı.

 

1914 sonrasında çok sayıda öğrenci eğitim için Almanya’ya gönderilmişti.

 

Almanya, askeri müttefiği olan Osmanlı Devleti’nin resmi diline ve kültürüne özel bir önem veriyordu.  Bunun sonucu olarak 1916 yılında Türkçe Almanya’da ikinci yabancı dil olarak kabul edilmişti. Savaş sonrasında Türkçeye verilen bu önem anlamını yitirdi. Türkiye’den işşi göçünün yoğunlaştığı 1970 sonrası dönemde, Türkçe alman okullarındaö sadece Türk çocukları için ikinci yabancı dil olarak okutulacaktı.

 

1918 yılında 20 kadar öğretmen Almanya eğitim sistemini incelemek, görgü ve becerilerini artırmak amacıyla Almanya’ya gönderildi.

Bunlardan birisi de Cumhuriyet dönemi eğitim tarihinde önemli bir yer tutan Köy Enstirüleri denemesinin kuramcısı ve yöneticisi olan İsmail Hakkı Tonguç’tu.

İsmail Hakkı Tonguç, 10 Eylül 1918-27 Nisan 1919 arasında Ettlingen’de öğretmenler seminerine katıldı.

Eylül 1921-1922 arasında Baden Güzel sanatlar Okulu ve Beden Eğitimi Enstitüsü’nde okudu.

 

  1. b) Cumhuriyet dönemindeki etkileşimler

 

Tonguç, 1929’da eğitim alanında incelemelerde bulunmak ve Cumhuriyet eğitimine yön vermek amacıyla resmi görevli olarak İtalya, İsviçre, Almanya, Fransa, İngiltere, Avusturya’ya gönderildi.

1933’de Alman eğitim bilimcisi Kerschensteiner’in kuramlarını inceledi ve eserlerini Türkçeye çevirdi.

1934’de „Almanya Maarifi“ adlı kitabını yayınladı.

1938’de İlköğretim kurumlarını incelemek için iki ay süreyle, Bulgaristan, Macaristan, Yugoslavya, Avustyurya ve Almanya’yı gezdi.

 

Tonguç, 31 Ocak 1940’da İlköğretim Genel Müdürü olduktan sonra Avrupa ülkelerinden öğrendiklerini İlköğrenim seferberliği için uygulamaya koydu.

Köy Enstitüleri kuruluş ilkeleri, amaçları ve eğitim yöntemlerini oluştururken özellikle Alman eğitimcisi Kerschensteiner’in „Görev için eğitim, görevin yerine getirilmesi için çalışmak“ anlayışından ve „eğitimin belleğe ve ezbere değil, işe ve üretime dayanması“ ilkesinden yararlanmıştı.

 

Cumhuriyet dönemi eğitim ve öğretiminin müfredat programı hazırlanırken alman eğitiminden yararlanıldı. 1925-1926 yılında Leibzig ve Karlsruhe’den çağrılan eğitimciler İlköğretim Programını ve Toplu Tedrisi Türk eğitimcilerle birlikte hazırladılar.

 

Türkiye’deki ilk ve ortaöğretimdeki müzik derslerinin programının hazırlanmasında, uygulanmasında ve müzik öğretmeni yetiştirilmesinde Alman Müzikçi Zugmeyer önemli hizmetlerde bulundu. O, Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümünü kurdu. Birçok Alman okul şarkısını Türkçeye uyarladı.

 

Beden eğitimi alanında da Alman eğitimi etkili oldu.

 

Ayrıca İstanbul Üniversitesi’nin kurulmasında Nazi Almanyası’ndan kaçıp Türkiye’ye sığınan Alman bilim adamlarının, felsefecilerinin önemli etkileri oldu.

 

Almanya’ya iş gücü göçünün başlangıcından itibaren, ama özellikle göçmenlerin Almanya’ya yerleşmeye başlamasıyla birlikte Türkiye ile Almanya arasındaki etkileşimler arttı.

Günümüzde kırk bin dolayında Türkiye kökenli genç almanya’da yüksek eğitim kurumlarında okumakta, Türkiye;den gönderilen yüzlerce öğrenci Almanya’daki üniversitelerde doktora çalışması yapmaktadır.

Birçok Türk ve Alman Üniversitesi arasında kardeş okul ilişkileri kurulmuştur. Karşılıklı öğrenci değişimi devam etmektedir.

 

Türk ve Alman eğitimi arasındaki etkileşimler Avrupa Birliği sürecinde daha da gelişme eğilimi taşımaktadır.

 

 

Bochum, Mayıs 2006                                                          Kemal Yalçın