MÜBADELE, MÜBADİLLER, “MACURLAR”
MERHABA ANADOLU!
KALİMERA YUNANİSTAN!
100 YILLIK HASRET,
UNUTULMAYAN TOPRAKLAR!
Sevgili, Değerli, Kederli,
Vefalı, Temiz Yürekli
Mübadil Kardeşlerim!
Grebenalılar, Kaylarlılar, Vardarlılar,
Selanikliler, Kavalalılar, Yeniceliler,
Giritliler, Larisalılar, Kozanililer
Yunanistan, Makedonya, Rumeli’den
Türkiye’ye gelen Müslüman kardeşlerim!
MERHABA, KALİMERA!
Trabzonlular, Giresunlular, Samsunlular,
Amasyalılar, Kayserililer, Niğdeliler
İzmirliler, Aydınlılar, Denizliler, Honazlılar,
Ispartalılar, Burdurlular, Uşaklılar
Anadolu’dan Yunanistan’a zorla gönderilen
Ortodoks Rum Kardeşlerim!
MERHABA KARAMANLI KARDEŞLERİM!
KALİMERA GREBENALI KARDEŞLERİM!
Sizin acılarınız benim de acılarımdır!
Sizin mutluluğunuz benim de mutluluğumdur!
Bir değil, bin değil, milyonlarcasınız
Ege’nin iki yakasında.
Dillerimiz ayrı,
Dinlerimiz ayrı,
Acılarımız, hatıralarımız ortaktır.
MÜBADİL KARDEŞLERİM!
Ben Honazlıyım.
“Mübadeleden, Mübadillerden” önce
“Honazlı Macurları” tanıdım,
Bahçe komşularımız Macurdu.
İlkokul arkadaşlarım Macurdu.
Macur Mevlit Dayı,
Macur Fatma Abla
Hacı Dayı,
Macur Muharrem,
Murtaza Acar,
Bakkal Macur Mustafa,
Kamyoncu Macur İbaram…
Refet Özkan, Tahsin Özkan, Muhittin Yavuz
Ben sizlerden öğrendim mübadelenin ne olduğunu!
Ben sizlerden öğrendim Grebena hasretini.
Bizim oralar “poli gala!”
“Grebena gala,””
“Vraşno poli gala!” derdiniz
“Bizim oralar,”
“Bizim oralar,”
“Ah bizim Grebenamız!”
“Ah bizim Selanik’imiz!”
Diye diye ölüp gittiniz!
Gözleriniz arkada kaldı.
1994 yılında Honazlı Rum komşularımızı
Aramak için Yunanistan’a gitmiştim.
Minoğlu’nun kızlarının çeyizlerini götürmüştüm yanımda.
Honazlıları ararken
Anadolu’nun evlatlarını buldum Yunanistan’da.
Sinop Ayancılı Baba Yorgo
Son sözünü söylemişti Platamona’da:
“TEK MEYVEYLE BAHÇE OLMAZ!”
Demişti bahçesindeki meyveleri, çiçekleri göstererek!
Çirkencililer, selam söylemişlerdi yeni Şirince’ye
Çirkinceli Angela Katrini,
“Ben aşağı Kilise’de vaftiz olmuştum,
Gidersen ‘Angela seni unutmamış,’ de,
Öp benim için kilisemizin duvarlarını,” demişti.
Burdurlu Tanasis Bakırcıoğlu
Müzeleşmiş Veria Camisinin gölgesinde,
“Bu dünyada ölüm değil zulüm var,”
diye silmişti gözyaşlarını.
Amasyalı Yordanis Orfanidis
Grebena vilayeti Mirsina köyünde anlatmıştı
Amasya’dan Beyrut’a 18 ayda nasıl ulaştıklarını.
Kayserili Vasili Karabaş:
“Ben Kayserili Karabaş doğdum,
Kayserili Karabaş olarak öleceğim!” demişti
Grebena’nın Vatalokos köyünde.
Anadolulu Rum kardeşlerim
Son sözleriniz çınlıyor kulaklarımda.
Hepiniz hasretler içinde ölüp gittiniz.
“Ah bizim Kayserimiz!”
“Ah bizim Trabzonumuz!
“Ah bizim İzmirimiz!”
“Ah bizim Çirkincemiz”‘.
“Ah bizim Honazımız!”
diye diye ölüp gittiniz.
Gözleriniz arkanızda kaldı!
Artık yazdığım
EMANET ÇEYİZ
Romanımın sayfalarında yaşıyor hatıralarınız.
Yunanistan’dan, Rumeli’den, Makedonya’dan,
Girit’ten, Ege adalarından gelen Müslüman kardeşlerim!
Türkler, Karamanlılar, Boşnaklar, Pomaklar, Patriyotlar!
SEVGİLİ MÜBADİL KARDEŞLERİM!
Sizlerin hatıralarını, yaşadıklarını,
Başlarınıza gelenleri araştırmaya,
Sizlerle konuşmaya
1995 yılında başlamıştım.
Ayvalık Cunda adasından
Rize’ye kadar sizleri aramıştım.
Bana hatıralarınızı, sırlarınızı,
Acılarınızı, hasretlerinizi, kalbinizi, yüreklerinizi açmıştınız.
Giritli İsmet Altay,
Kavalalı Şirince Muhtarı Nejat Atam,
Kastrolu Mustafa Akan, Murtaza Acar,
Vraşnolu Tahsin Özkan, Hilmi Yavuz, Sabiha Yavuz,
Kaylarlı İbrahim İşler,
Kayalar Kozlu Köyünden Salih Tilki,
Kayalar Köse Köyünden Havva Aykan
Daha kimler, kimler…
Sözleriniz kulaklarımda çınlıyor hâlâ.
Vraşnolu Sabiha Teyze
“Bre Kemal!
Vraşno’da bizim evimiz vardı,
Evimizin pencereleri vardı,
Pencerelerimizde çiçeklerimiz vardı.
Söyle evimizde kalanlara
Sulasınlar kurutmasınlar çiçeklerimizi!”
Demişti.
Murtaza Acar,
Hep Rumca türküler söylerdi.
“Samyoti Samyotisa”
Türküsünü söylerken ağlar,
Türkçeye çevirirken gülümserdi:
“Sisamlı kız, Sisamlı kız
Ne zaman gideceksin Sisam’a?
Güller dökeceğim kumsala!”
Hiçbiriniz yaşamıyorsunuz artık!
27 yıl önce bana anlattıklarınız,
Vasiyetleriniz, hasretleriniz,
EMANET ÇEYİZ
Romanımın sayfalarında
Okunuyor artık.
TOPRAK ÇEKER İNSANI!
İNSAN YEŞİL BİR ÇİMEN GİBİDİR.
NEREDE BİR AVUÇ HUZUR,
NEREDE BİR DAMLA SEVGİ BULSA
YEŞERİR YENİDEN!
MÜBADELE,
MÜBADİLLER,
“MACURLAR”
100 YILLIK HASRET
100 YILLIK UNUTULMAYAN TOPRAKLAR!
MERHABA ANADOLU!
KALİMERA YUNANİSTAN!
Bochum, 30 Ocak 2023, Kemal Yalçın