Edebiyat

Ustam Fakir Baykurt’u Vefatının 25. Yılında Şükranla Anıyorum

 

Fakir Baykurt benim hem ağabeyim hem hocam hem de yazarlık ustamdır. Ben yazarlığı, yazma tekniklerini esas olarak Fakir Baykurt’tan öğrendim. Fakir Baykurt 1929 yılında Burdur iline bağlı Akçaköy’de doğmuştu. 11 Ekim 1999 günü erkenden aramızdan ayrılmıştı. Aynı okuldan mezunuz. Fakir Baykurt Isparta Gönen Köy Enstitüsü mezunudur. Yatılı okullarda gelenektir bir sınıf üsttekilere “Abi” denir. Fakir Baykurt benden 23 yaş daha büyüktü. Benim Ağabeyimdi. Ben Isparta Gönen Köy Enstitüsü’nün devamı olan Gönen İlköğretmen Okulu’nda parasız yatılı okudum. Yatakhanemizi Fakir Baykurt ve arkadaşları yapmışlar, okulumuzun içme suyunu da onlar getirmişler. Fakir Baykurt Gönen’de yetişmiş, Gönenlilerin örnek aldığı bir insan ve yazardı.

Fakir Baykurt ile Almanya’da 1989-1999 arasında 10 yıl çok yakın dostluğumuz, usta – yazar ilişkimiz oldu. Duisburg Fakir Baykurt Edebiyat Kahvesi ve Kuzey Ren Vestfalya Türkiyeli Yazarlar Çalışma Grubu üyesi olarak 10 yıl beraber olduk.

Kuzey Ren Vestfalya Türkiyeli Yazarlar Çalışma Grubu, Herford, 1994 (Foto: Molla Demirel)

Günümüzde de Kurucusu ve Onursal Başkanı Fakir Baykurt olan Avrupa Türkiyeli Yazarlar Grubu ATYG eşbaşkanıyım. Bu görevi Nevin Lutz ile birlikte yürütüyor, Fakir Baykurt Okulu’nu yaşatmaya çalışıyoruz.

Fakir Baykurt vefat etmeden önce özel arşivini bana teslim etti. Ben de bu arşivi, Duisburg-Essen Üniversitesi Turkistik Bölümü Kemal Yalçın Arşivi’nde teslim ettim.

Fakir Baykurt ile yaşadıklarımı, konuştuklarımı günü gününe yazıyordum. Fakir Hocam ile Emanet Çeyiz romanımın hazırlığı, planlanması, yazılması sürecinde çok konuştuk. Emanet Çeyiz romanımda Fakir Baykurt’un çok emeği vardır.  Fakir Baykurt’un anısına 30 yıl önce, 21 Haziran 1994 tarihinde yazdığım hatıramı sizlerle paylaşıyorum.

 

Duisburg Edebiyat Kahvesi Üyeleri, 1997

Emanet Çeyiz romanımın hazırlığı sırasında, Emanet Çeyizlerin sahiplerini aramak için Yunanistan’a gitmeden önce 21 Haziran 1994 günü Fakir Baykurt ile Duisburg’da Vedau Gölü kıyısında üç saat kadar süren bir yürüyüş yaptık. Temmuz ayında Yunanistan’a gidip, oradaki Anadolu Rumlarını arama, bulduğum insanlarla konuşma, konuşmaları teybe kaydetme ve sonra bunları romanlaştırma konularını uzun uzun anlattım. Bana önerilerde bulundu. Dikkat etmem gereken noktalarda beni uyardı. Kendi yazarlık serüveninden örnekler verdi. Aynen şunları söyledi.

Bremen Nue Vahr Meydanında Nazım Hikmet Anıtının açılış günü. Fakir Baykurt, Şafak Yalçın, Vera Hikmet

Teyp yaratıcılığı önler. Teyp beynin unutabileceği, fark edemeyeceği ayrıntıları kaydeder. Teypten çözerek romanlar yazılmıştır. Fakat bunlar roman değildir. Teyp, dinlemek, tekrar dinlemek, olayı kafada şekillendirmede yararlanmak için kullanılabilir. Konuşulan kişiler, konuşmalar çözümlenip yazıya döküldükten sonra yeniden yaratılmalıdır. Ancak böyle olursa, yazılan romanın sanatsal bir değeri olabilir. Konuşma ve görüşmeye dayanan romanlarda konuşmanın, görüşmenin ilk izlenimleri ve yaşantı birikimlerinin heyecanıyla yazıvermemeli… Düşünmeli, damıtmalı ve yaşanan olayı kafada yeniden yaratmalı.”

Emanet Çeyizlerin sahiplerini aramak için 1994 Temmuz ayında Yunanistan’a gidip geldim. Fakir Hocam ile Bochum’dan Berlin’e okuma günü için benim arabamla gidiyorduk.

Bochum’dan yola çıktık. Fakir Hocam “Hadi bakalım Gönenli kardeşim anlat bakalım Yunanistan’da gördüklerini, yaşadıklarını,” diyerek sözün önünü açtı. Berlin’e kadar altı saat anlattım. Dinledi, dinledi. Babamın aşkını sordu. Anlattım. “Babanın aşkına çok yer ver,” dedi. “Annem duyarsa bana kızar,” dedim. “Ben ona söylemem, sen yaz, korkma,” dedi. “Bu roman Türk edebiyatı için bir çığır açar, bana anlattığın gibi yaz,” dedi.

Fakir Hocamın dediklerini aynen yaptım, fakat “Babamın Sofiya’ya olan aşkını çok kısa yazdım. Şimdiki aklım olsaydı aynen yazardım. Yazarlıkta usta-çırak ilişkisi çok önemlidir.

Bu dünya gelimli gidimli dünya. Ölüme yok çare! Ustam Fakir Baykurt’u saygı, sevgi ve şükranla anıyorum. Ruhun şad, mekânın cennet olsun Fakir Hocam.

Bochum, 11 Ekim 2024, Kemal Yalçın