SUNA BÜYÜKGÜL, Almanya’da, Salkım Söğüt Edebiyat Grubu arasında yetişen bir işçi yazardır. Genellikle çocuklar için öyküler yazıyor. İlk kitabını 2009 yılında yayınladı. Öykülerini fabrikada çalışırken aklına yazıyor, eve gelince yazıya döküyor. Hem işçilik yapmak, hem iki erkek evlat yetiştirmek, hem kitap yazmak çok zordur. Suna Büyükgül tüm bu zorlukları yenerek kitap yazamaya ve yayınlamaya devam ediyor. Onun hayatı insanlara umut veren örnek bir hayattır. Çalışıyor, okuyor, yazıyor ve yayınlıyor. Kendisiyle günlük hayatını ve yazarlık yaşamını konuştum. Anlattıklarını aynen burada yayınlıyorum. Kalemin çiçeklensin Sevgili Sunay Büyükgül! Kitapların adın gibi büyük büyük güller açsın! Bochum, 10.7.2021, Kemal Yalçın
SUNA BÜYÜKGÜL’ÜN KENDİSİ HAKKINDA ANLATTIKLARI
1972 yılında Malatya’nın Alvar köyünde doğdum. İlkokulu köyümde, ortaokulu Kuluncak ilçesinden, liseyi Malatya Gazi Lisesi’nde okudum. Sonra evlenip Almanya’ya geldim. İki oğlum var, bir fabrikada işçi olarak çalışıyorum. Çocukluğumdan gelen bir esintiyle yazmaya başladım diyebilirim. Bir telaş içinde unuttuğum, kendime giden yoldu ilk başlarda yazmak. Yazmak aynı zamanda insanın içine yaptığı yolculuktur.
Neden yazıyorum? Dönüp yazdıklarıma bakıyorum; sitemlerimden, kaygılarımdan, sorgularımdan yazmış olduğumu görüyorum. İlk yazdığım ve yayımlanan bir şiirim oldu. İnternetin Antoloji sayfasına koymuştum. Adana’nın yerel gazetesinden biri, iznim olursa kültür sayfasında yayımlamak istediklerini söylediler. İzin verdim. “Yayınlayabilirsiniz,” dedim.
Gazete sonra elime geçti, hiç beklemediğim bir şeydi, çok şaşırmıştım. Sonra denemeler yazmaya başladım. Tam o sıra şair yazar Nevzat Yalçın karşıma çıktı. Yazma konusunda beni cesaretlendirdi. Onun öncülüğünde kurulan Salkım Söğüt Edebiyat Grubu’na girdim. Samimi, mütevazi bir ortamdı, yazma hevesim arttı, ama yazmada bana kanat olan esas kişi sevgili Tacim Çiçek oldu.
Farkında olmadan çocuk hikayelerine yöneldim. Bana kalırsa içgüdüsel bir yönelişti bu. Kendimden yola çıkarsam; insanın kendisi olması zordur. Hele de kadınsan… Çocuklarımın büyüyor, çocukluktan çıkıyor olması kaygılarımı arttırıyordu. Onların kendileri olmalarını istiyordum. Üç çocuk hikayemde de Çam, Balık, Kuş metaforuyla kendisi olma çabasını anlatmışım hiç farkında olmadan; sanırım kendimde bunun sıkıntısını yaşadığım için çocuklarım da …
Nasıl yazıyorum sorusuna gelince, çoğunu iş yerinde çalışırken cümle cümle içimde yazdım, eve geldiğimde kağıda geçirdim, tabi deftere geçirirken ufak değişikliklere uğruyordu. Yazdığım her hikaye hem gerçeklik hem kurgu içeriyor. Gerçeklik hikayenin çekirdeği olarak kalıyor. Metaforlarla yazmayı seviyorum, metafor bana göre aradığım derinliği veriyor. Masalımsı bir dille yazıyorum. Çiçekleri, böcekleri konuşturmak hoşuma gidiyor.
Bugüne kadar yayımlanan kitaplarım şunlardır:
Gökkuşağı Renkli Balık, 2009’da Akvaryum Yayınevi (set içinde ); Mahkeme Cini 2015’te Babıali Kitaplığı, İstanbul, Horoz Çocuk ve Sis Şehrinin Atları, Ubuntu Yayınları 2017, Antalya’da çıktı. Birkaç da yayımlanmadık dosyam var.
Nasıl bir Almanya ve Dünya hayal ediyorum? Sanırım herkes gibi ben de “sömürüsüz” bir Almanya ve “sömürüsüz” bir Dünya istiyorum. Bu bir “ütopya” olsa da…