Gazeteciler ona “EŞEKLE GELEN DOSTOYEVSKİ” adını verdiler.
ERSİN BİLGE, durmadan eleştiren, durmadan karanlık günlerden bahseden, kötümser, umutsuz, mutsuz bir insan değildir. Tam tersine karanlıkları aydınlatmak için kendi çapında bir mum yakan, kötülükleri yok etmek için ilk adımı kendisi atan yurtsever, umutlu, mutlu, çalışkan örnek bir insandır.
Ersin Bilge kitabı ve okumayı çok seven yoksul bir köylü çocuğu idi. 1963 yılında Erzincan’ın Çayırlı ilçesinin Yukarıkartallı köyünde doğdu. Çocukluğunda bir defteri, bir kalemi zor bulmuştu. Çok zor şartlarda okuyabilmişti. Onun çocukluğundaki hayali büyüyünce yoksul çocuklara eşeğiyle kitap, defter, kalem götürüp dağıtmaktı. Almanya’ya geldim, imkanlarım arttı. 2002 yılında Fakir Baykurt’un yazdığı “Eşekli Kütüphaneci” adlı kitabı okudu. Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz’ü tanıdı. Onun yaptıklarından ilham aldı. 2019 yılında hayalimi kendim gerçekleştirmeye karar verdi. Eşekle kitap dağıtmak için yollara düştü. Almanya’da bu hayalini gerçekleştirebilecek kadar maddi imkana kavuştu. Emekli oldu. 2019 yılından beri Türkiye’de eşeğine yüklediği dünya klasiklerini köylülere, köy çocuklarına dağıtıyor. Gazeteciler ona “Eşekle Gelen Dostoyeveski” adını taktılar. Bugüne kadar Erzincan-Çayırlı, Ardahan ve Burdur-Bucak köylerinde 2000 kadar kitap, 2000 defter, 2000 kalem, 2000 kalem açacağı, 2000 silgi, 300 kadar mont, bot ve ayakkabı dağıttı. Ayrıca 20 Üniversiteli öğrenciye hızır lokması olarak destek sunuyor. Ersin Bilge’yi çok yakından tanıyorum. Oberhausen Alevi Kültür Merkezi’nde “Emanet Çeyiz” okuma günü düzenlemişti. Beni her kitabımı alıp okuyan bir dostumdur. Kendisiyle yaptığım söyleşiyi aynen yayınlıyorum.
ERSİN BİLGE İLE SÖYLEŞİ
Kemal Yalçın: Ersin Bilge kimdir?
Ersin Bilge: 1963 Erzincan Çayırlı ilçesi Yukarıkartallı köyünde doğdum. Köyümüz iki dağın arasında, derin bir vadinin içindeydi. Kış mevsimi gelince kuş uçmaz kartal konmazdı. Çocukluğum işte bu vadinin içinde geçti. İlk okulu köyümde okudum, ortaokulu Mercan ve Erzincan’da tamamladım. Liseyi ise Erzincan Lisesi ve Çayırlı Lisesinde bitirdim. Özel sektörlerde muhasebe bölümünde görev yaptım.
1987 yılında maliye sınavlarını kazanarak Bakırköy Vergi Dairesi’nde memuriyete başladım. Arkasından Açık Öğretim İşletme Bölümü’nde okudum.
Almanya’ya nasıl ve ne zaman geldiniz?
1992 yılında, memuriyetten istifa ederek aile birleşimiyle Almanya’ya geldim. Doruk ve Direnç isminde iki erkek çocuk babasıyım.
Almanya’da neler yaptınız ?
Çalışma izinim olmadığından dolayı işsiz kaldım. Almanca kursuna gittim
Aylarca geceleri evlere gazete dağıttım. Bir tuğla firmasında işe başladım.
Buhar ölçümü yaptım, aklımın ucundan geçmeyen büyük araçlar kullandım.
Kepçeler, kamyonlar, vinçler firmanın içinde kullanıyordum.
10 yıl bu firmada böyle çalıştım, firma kapanınca 2003 yılında Bremen’den Oberhausen’na taşındım. Burada üç yıl Velbert’te çalıştım. 2015 yılında sağlık nedeniyle işten ayrıldım.
Oberhausen’da Alevi Kültür Merkezi’nde dernek başkanlığını yaptım. 3 yıl NRW Alevi toplumunun bölge başkanlığını yaptım. Toplam 10 yıl kurum içerisinde başkanlık görevine üstlendim.
Kitap dağıtım projesi aklınıza nasıl geldi ?
Köyde ilkokul öğrencisiyken yokluktan dolayı kırtasiye ve araç gereç eksikliği yaşamıştım. Köyümüzün minibüsü, taksisi, kamyonu yoktu. Çocukluğumda sadece eşek, kağnı ile ulaşım yapılırdı. İlkokul yıllarında bir kalemim, bir defterim bile yoktu. Birilerinin eşeğine kitap, kalem, defter yükleyip getirmesini hayal ederdim. Bu hayalimi o yıllarda kimse gerçekleştirmedi. Almanya’ya geldim, imkanlarım arttı. 2002 yılında Fakir Baykurt’un yazdığı “Eşekli Kütüphaneci” adlı kitabı okudum. Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz’ü tanıdım. Onun yaptıklarından ilham aldım. 2019 yılında hayalimi kendim gerçekleştirmeye karar verdim. Eşekle kitap dağıtmak için yollara düştüm.Almanya’ya geldim, imkanlarım arttı. 2019 yılında hayalimi kendim gerçekleştirmeye karar verdim. Eşekle kitap dağıtmak için yollara düştüm.
Proje ne zaman başladınız? Nerelerde ne kadar kitap dağıttınız?
2019 yazında Erzincan Çayırlı ilçesi ve 13 köyünde başladım. 900 kadar dünya klasiklerini dağıttım. Daha sonra Ardahan’da, 2021 Burdur/Bucak’ta devam etti proje. Bugüne kadar 2000 dünya klasiği roman dağıttım.
Sadece kitap mı dağıttınız?
Hayır, ayrıca aşağıdaki ürünleri de dağıttım.
2000 defter, 2000 kalem, 2000 kalem açacağı, 2000 silgi, 300 kadar mont, bot ve ayakkabı dağıttım.20 Üniversiteli öğrenciye hızır lokması olarak destek sunuyorum.
İnsanlar sizi nasıl karşıladılar?
Oldukça saygı duyuluyordu, gittiğim yörelerde göstermiş oldukları misafirperverliklerini, öykülerini çıkaracağım kitabımda anlatacağım. Misafirperverlik anlatılmaz sadece yaşanır, ben de bu güzelliği fazlasıyla yaşadım.
Resmi makamlar size yardımcı oldu mu?
Burdur’da güzel karşılandım, Bucak ilçe kaymakamı ile görüştüm. “Ersin Bey konseptinizde eşekle dağıtım yapacakmışsınız. İlçe Milli Eğitim Müdürü okul müdürlerine ‘Köy muhtarları eşeği hazırlasınlar!’ talimatı verdim,” dedi. Çok mutlu oldum. Tüm resmi yöneticiler, belediye başkanları, muhtarlar yardımcı oldular. Her gittiğim yerde sevgiyle karşılandı.
Sizce Türkiye’de neden kitap okuyanların oranı az, okuma sevgisini aktarmak için ne yapmak gerekir?
Bana göre okuma sevgisi ailede kazanılır. Türkiye’de birçok eve hiç kitap dergi, gazete girmiyor, çocuklara örnek olunmuyor. Son yıllarda ise internet bağımlılığı başlamış. Herkesin elinde bir telefon, sosyal medyada kim, neler paylaşmış bunlara bakılıyor. Arkasından televizyon dizi filmleri seyrediliyor. Kitap okumayı akıllarının ucuna getirmiyorlar. Gençler ise eğlence merkezlerinde, internet kahveler bolca internette takılıyorlar. Okumayı sevdirmek okullarda en azından öğrencilere en az yılda 10 kitap okutulup özet çıkartmak gerek. Ayrıca okullarda haftalık ders programında 2 saat okuma mecburiyeti olmalı. Çocuklara okumanın faydalarını, insanları alıp farklı farklı kültürlerle buluşturduğunu evde anlatmalıyız. Kitap okumak insanı oturduğu yerde başka dünyalara yolculuk yaptıran en güzel, en konforlu ulaşım aracıdır. Bunu gençlere, çocuklara nakış nakış anlatmalıyız.
Göçün 60 yılında nasıl bir Almanya hayal ediyorsunuz?
Irkçılığın olmadığı, insan sevgisinin zirve edeceği, kardeşçe bir dünya arzuluyorum. Ben Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Memleket İsterim” aslı şiirini örnek alıyorum.
Memkeket isterim,
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun.
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Bu söyleşi için ve yürütmekte olduğun kitap dağıtmak projesi için sana çok teşekkür eder, başarılar dilerim.
Kemal Hocam ben de sana çok teşekkür ederim. Bana şeref ve heyecan verdiniz. Sağ olunuz!
27 Şubat 2021, Bochum-Oberhausen, Kemal Yalçın, Ersin Bilge