Edebiyat

Hasretine dayanırım, ölümüne dayanamam!

Tam 38 yıl önce, 15 Ocak 1982 tarihinde siyasi mülteci olarak Almanya’ya gelmiştim. Her şey aynen bugün gibi gözümün önünde…

Bir gün babama telefon ettim. “Baba avukat parası yapacağım, bana biraz para getirir misin?” dedim.

Ben aranıyordum. Babamı da takip edebilirler düşüncesiyle buluşma yerini İstanbul’da değil, İzmit Saat Kulesi’nin dibinde vermiştim.  Babam sözleştiğimiz gün ve saatte Pamukkale Firması’nın bir otobüsüyle İzmit’e geldi. Otobüsten indi. Beni gördü. Selam vermedi, yavaşça “Beni takip et!” dedi. İzmit Saat Kulesi’ne gittik. Banka oturduk. Karşımızda İzmit Körfezi vardı.

Babam “Oğlum lafı uzatmayalım!” dedi.  “Sen avukatı mavukatı bırak! Honaz’a gelme! Seni vuracaklar! Hasretine dayanırım, ölümüne dayanamam! Türkiye’de sana hayat yok artık! Terk et bu memleketi! Pamuğu sattık. 30 bin lira tuttu. Sana getirdim. Helal olsun!” diyerek binlik halindeki parayı bir zarf içinde elime verdi.

Bir daha ne zaman görüşecektik? Hayat beni nereye götürecekti? Bilmiyordum! Babamın elini saygıyla öptüm! “Annem üzülmesin!” dedim. Babam elimi tuttu! Göz göze geldik!

Babam Ramazan Yalçın ile Annem Ümmühan Yaçın 1994 yılında beni görmek için Almanya’ya geldikleri zaman bu fotoğrafı çemiştim. Ruhları şad, mekanları cennet olsun!

“Oğlum sen bizi düşünme! Canını kurtar!” dedi, “Bak sana parayı verdim. Helal olsun! Fakat eğer tuttuğun yoldan dönersen bu parayı sana haram ederim! Bugüne kadar gazeteci oldun, yazar oldun, İstanbul Üniversitesi’nde doktora öğrencisi oldun, TÖB-DER İç Anadolu Bölge Temsilcisi oldun, TÖB-DER yöneticisi oldun, milletin önünde geçtin, millete umut verdin. Millet sana umut bağladı. Eğer tuttuğun yoldan dönersen milletin umudunu kırarsın! Ben de o zaman verdiğim parayı sana haram ederim! Tuttuğun yoldan dönmek yok oğlum!”

“Sen merak etme baba!”

12 Eylül 1980’de kurulan sıkıyönetim mahkemeleri yazdığım gazete yazıları nedeniyle tutuklama kararı vermişti. Daha sonra hakkımda “Vur emri!” verildiğini de öğrenmiştim

Babamı 13 yıl, annemi ise 15 yıl hiç göremedim! Memleketim Honaz’a 15 yıl gidemedim. Haymatlos bir siyasi mülteci olarak Almanya’da yaşıyordum.

1995 yılında hakkımda açılan tüm davalardan beraat ettim! Avukat Halis Yıldırım idi. Sağ olsun, benim için çok uğraştı! Hakkını ödeyemem! Hiç suçum olmadığı halde sadece yazdığım yazılardan dolayı 15 yıl sürgünde yaşamak zorunda kaldım. 1995 yılından itibaren Türkiye’ye gidip gelemeye başladım.

Annem, babam yok artık! Ruhları şad, mekânları cennet olsun!

Bana zor günlerimde destek olan aileme, ağabeylerime, ablalarıma ve yeğenlerime minnettarım! Hepsine çok teşekkür ederim. Benim yüzümden onlar da zorluklar yaşadılar.

Bana yardımcı olan dava arkadaşlarıma, dostlarıma,  yoldaşlarıma çok teşekkür ederim.

 

Var olduğum toprak Honaz’dır. Sürgün yıllarımda gözümü kapar işte buraya, Kocakale’nin tepesindeki kale burcuna oturur memleketimi düşünür, şiirlerimi yazardım.

Türkiye’ye hiç küsmedim! Çünkü benim Türkiyem bana ceza verenler, hakkımda vur emri çıkranlar değildir. Benim Türkiyem direnen, mücadele eden, vicdanlı, dürüst, vefalı insanların Türkiye’sidir. Benim Türkiyem, Yunus Emrelerin, Mevlanaların, Pir Sultanların, Karaoğlanların, Hacı Bektaş Velilerin, Nazım Hikmetlerin, Yaşar Kemallerin Türkiye’sidir.

Almanya’da 30 yıl öğretmenlik yaptım, 5000 kadar öğrencime Türkçe öğrettim, 35 kitap yazdım ve yayınladım.

Dünyayı çok gezdim. Dünyayı gördükçe dünya benim gözümde küçüldü, Türkiye ise büyüdü! Artık dünya benim vatanım, Almanya ikinci vatanım, Türkiye ise anavatanımdır. Dünyayı gördükçe Türkiye’yi daha çok seviyorum!

İnsan yeşil bir çimen gibidir. Nerede huzurlu bir avuç toprak bulsa kök salar, yeşerir ve gelişir!

En zor günlerimde bana sığınma hakkı, yaşama hakkı vere, bana kitap yazacak huzurlu bir ortam veren Almanya’ya minnettarım!

En zor zamanlarımda şiir yazarak ayakta kaldım! Yazmak bana yaşama ve direnme gücü verdi! Okuyucularımın ilgisi ve sevgisi kalemime şevk, yüreğime güç verdi! Tüm okuyucularıma saygı, sevgi ve teşekkürlerimi sunuyorum!

Bochum, 14 Ocak 2020, Kemal Yalçın