Bir ay aradan sonra 16 Şubat 2024, Cuma günü, saat 15.00-17.00 arasında Wetter Huzurevi’de Sırpazan Karekin Bekçiyan’ı ziyaret ettim. Vardığımda Sırpazan Hayr odasının önünde Türk, Arnavut, Suriyeli ve Alman bakıcılarla sohbet ediyordu.
Beni gören Türk bakıcı yüksek sesle; “Bak ziyaretçin geliyor, elinde de çiçek var!” dedi.
Sırpazan’ın gözleri iyi görmediğinden beni uzaktan görememişti.
“Kemal Bey’dir o gelen,” dedi.
Yanına yaklaşınca beni görebildi.
“Ooo Kemal Bey, hoş geldiniz, buyurun, buyurun! Ooo çiçek de mi getirdiniz!”
“Hoş bulduk Sırpazan Hayr! Çiçeğinizi buyurun!”
Bakıcılarla tek tek tokalaştım.
Sırpazan Hayr odasında buyur etti. Sırpazan Hayr’ı bir ay öncesine göre daha iyi gördüm. Daha canlı, daha neşeli idi. Çevresindeki yaşlı insanlarla, bakıcılarla, hizmetlilerle, yöneticilerle daha sıcak ilişki kurmuştu.
“Hoş geldiniz Kemal Bey, ne iyi ettiniz de geldiniz. Beni unutmadınız!”
“Sırpazan Hayr ben sizi hiç unutur muyum? Aslında her iki hafta da bir gelecektim. Fakat Türkiye’ye gidip geldim.”
“Anlatın bakalım ne var ne yok Türkiye’de! Baksana Erzincan’daki altın madeni ocağındaki, kazaya! Çok üzüldüm, çok!”
“Sırpazan Hayr ben de çok üzüldüm. Kaza değil bu cinayet! Sorumlular çok önceden uyarılmış! Ama duyan olmamış!”
“Kemal Bey, buyurun aşağıya inelim, kahvelerimizi orada içelim, hem de uzun uzun konuşuruz!”
Artık Huzurevi çalışanlarıyla ve yöneticileriyle tanıştık. Bize özel konuk odasını verdiler.
Suriyeli Kadın Kahveci güler yüzle karşıladı bizi. Siz buyurun, ben kahvelerinizi getiririm,” dedi.
SIRPAZAN HAYR ÖNCE SİZE SELAM VE SEVGİLERİ İLETEYİM!
Bir ay önce yayınladığım yazılar çok yankı getirdi. Agos Gazetesi her iki yazıyı da yayınladı. Bu arada birçok arkadaş, birçok Tıbrevanklı size selam ve sevgi gönderdiler.
“Çok sağ olun Kemal Bey, bana da telefon edenler oldu.”
“Sırpazan Hayr Agos Gazetesinden Yetvart Danzikyan, Detroit’ten Herman Hintiryan, Kanada’dan Majak Toşikyan, İstanbul’dan Murat Ekmekçi, Düsseldorf’tan Meline Pohlman, Yerevan’dan Meline Anumyan, daha birçok vefalı insan size selam ve sevgilerini gönderdiler. Agos’ta çıkan yazıların fotokopilerini de Baskın Oran gönderdi. Onun da selamı var!”
“Çok sağ olsunlar! Kemal Bey sen de benim selamlarımı, sevgilerimi kendilerine iletiver.”
“İletirim, merak etmeyiniz, iletirim.”
SIRPAZAN HAYR’IN ÇOK İYİ HAFIZASI VAR.
Lâf lâfı açtı! İstanbul’da Almanya’ya ilk gelişini, 1966 yılında İstanbul Ermeni Patriği’nin ricasıyla trenle Berlin, Moskova üzerinden Ermenistan’a gidiş macerasını, Ermenistan’da görüp yaşadıklarını ayrıntılarıyla anlattı.
“1966 yıllarında Berlin Merkez Tren İstasyonu Doğu Almanya’ya aitti. Silahların gölgesinde aramalar yapılıyordu. Valizimde bir paket hediyelik lokum vardı. İstanbul’dan almıştım. Polisler lokumu görünce şaşırdılar. Pudra şekeri uyuşturucu sanmışlar. Parmağımla alıp yaladım. ‘Şeker bu,’ dedim. Korka korka alıp yaladılar. Sıra lokumlara geldi. ‘Böyle yenir bu,’ diye gösterdim. Kutudaki lokumların yarısını yedikten sonra bana geçiş izni verdiler.
Ermenistan’a varınca çevremi dikkatle inceliyordum. Soykırım anıtı yeni yapılıyordu. Sovyet rejimi 50 yıl Yerevan’da bir Soykırım Anıtı yapılmasına izin vermemiş. 1965’te Moskova’dan izin çıkmış. Ermenistan’da 1915 hakkında konuşmanın yasak olduğunu görünce şaşırdım. Ermenistan’da okullarda 1915 üzerine konuşmak yasaktı. Kimse bir şey bilmiyordu. Bu nasıl olabilirdi? Herkeste bir korku vardı. Kimse konuşmak istemiyordu. İnsanlar birbirinde korkuyordu. Korku ve yoksulluk çoktu. Tiyatroya giden insanların bazıları elektrik lambalarını gizlice söküp götürüyordu. Sinemaya gitmiştim. Bir genç yanıma geldi. ‘Ayakkabını bana verir misin?’ dedi. Ayakkabımı beğenmiş. ‘Ben ne giyeceğim? Yalın ayak mı gezeyim?’ dedim. Yarın sana idareten bir ayakkabı alırız,” dedi. Dediğini yaptım. Ermenistan’a gidinceye kadar böyle olaylar göreceğim aklıma hayalime gelmemişti.”
Sohbetimiz dünden bugünlere doğru geldi. Meline Pohlman’ın, Herman Hintiryan’ın, Majak Toşikyan’ın, Meline Anumyan’ın kulaklarını çınlattık. Sıra Prof. Dr. Baskın Oran’a geldi. Sırpazan Hayr Baskın Oran ile anılarını, Köln’e bir konferansa geldiği zaman Ermeni Kilisesi’ne gelerek kendisini makamında ziyaret ettiğini ayrıntılarıyla anlattı.
“Baskın Oran, Agos gazetesi çıktığından beri her hafta köşesinde yazıyor. Büyük bir vefa, örnek bir iştir bu! Baskın Oran dürüst, tutarlı, cesur, vicdan sahibi bir insandır. Kemal Bey, lütfen kendisine selam ve sevgimi iletiniz!”
“Sırpazan Hayr iletirim, merak etmeyiniz!” dedikten sonra Wetter Huzurevine alışıp alışamadığını sordum.
“Alışmasam ne olacak? Başka türlü yaşama imkânım yok! Görüyorsun yaşlı insanların durumunu. En genci benim burada! Yaş ortalaması 85-90! Bazı yaşlılar hiç konuşmuyor. Bazıları geçmişlerini anlatıyor her gün birbirine! Huzurevindeki insanların bugün yoktur. Bugünü yaşamak istemezler, dündeki güzel anılarıyla yaşarlar.
Ben ilk günlerde burada çok yalnızlık çektim. Konuşacak kimse yoktu. Ben 40 yıl Köln’de yaşadım, dini görevlerimi yaptım. Benim cemaatim Köln’de kaldı. Köln’deki doktorum benim durumumu, buradaki yaşantımı gördü. ‘Dikran Bey, siz Köln’de kedinizi daha iyi hissedersiniz. Buradaki yalnızlıktan kurtulursunuz, sizi Köln’deki bir huzurevine alalım,’ dedi. Önerisini kabul ettim. Doktorum Köln’e taşınabilmem için gerekli yerlere başvurdu. Kabul edildi. Birkaç hafta ya da birkaç ay içinde Köln’e taşınacağım. Köln’de dostlarıma, cemaatime daha yankın olacağım.”
“Sırpazan Hayr hep Köln’de mi kalacaksınız?” diye sordum.
“Yedikule Ermeni Hastanesi’nin yönetimi değişirse, İstanbul’a gitmeyi, Yedikule Hastanesi’nde kalmayı düşünüyorum. Bakalım hayat ne gösterecek bana?”
“Sırpazan Hayr hayat size kötü bir yol göstermez! Hayat size sağlıklı, huzurlu ömürler versin! Önümüzde daha yaşanacak güzel günler var.”
“İnşallah Kemal Bey, inşallah!”
Akşam yemeği vakti gelmişti. Yorulmuştu.
“Sırpazan Hayr müsaadenizle ben artık gideyim! Ne ihtiyacınız olursan gece gündüz demeden bana telefon edebilirsiniz. Evim size bir saat uzaklıkta, hemen gelirim.”
“Sağ ol Kemal Bey, sağ ol! Başıma bir iş gelecek olsa ilk size haber veririm. Çok memnun oldum ziyaretinizden! Beni soranlara selam ve sevgilerimi iletiver lütfen! Çiçekler için de ayrıca teşekkür ederim!”
Sırpazan Hayr ile en kısa zamanda tekrar görüşmek üzere vedalaştım.
Gözleri Köln’e, İstanbul’a doğru bakıyordu.
Bochum, 16 Şubat 2024 Kemal Yalçın