Son HaberlerYazılar

SIRPAZAN KAREKİN BEKÇİYAN’A GÖNDERDİĞİNİZ TÜM YAZILI VE SÖZLÜ MESAJLARINIZI KENDİLERİNE İLETTİM  

 

Sırpazan Hayr çok duygulandı, memnun oldu, gözleri yaşararak,

“Kemal Bey lütfen dediklerimi aynen yazınız,” dedi.

Aynen yazıyorum:

“Mesajlarınızı, selamlarınızı, saygılarınızı, dileklerinizi Kemal Bey bana iletti.

Çok memnun oldum, Çok mutlu oldum.

Sizlere çok teşekkür ederim. Beni çok duygulandırdınız.

Demek ki emekler boşuna gitmemiş.

Sağ olun, var olun!”

11 Ocak 2024, Almanya-Wetter Huzur Evi

Sırpazan Hayr ile birlikte, Wetter Huzur Evi, 9 Ocak 2024

İki gün önce Sayın Sırpazan’ı Wetter Huzur Evi’nde ziyaret etmiş, izlenimlerimi, duygu ve düşüncelerimi bu sayfada sizlerle paylaşmıştım.

Sırpazan Karekin Bekçiyan’a iletilmek üzere iki gün içinde 300 kadar yazılı ve sözlü mesaj geldi. Sayın Sırpazan’ın dünyanın dört bir yanında çok seveni, sayanı varmış. İstanbul’dan Toronto’ya, Ankara’dan Yerivan’a, Detroit’ten, Köln’e, Antalya’dan Washington’a, New York’tan Frankfurt’a kadar her yerde yaşayan vefalı, değerbilir, vicdanlı insanlar, yani sizler Sırpazan Hayr’a ve bana birbirinden güzel, duygulu, candan mesajlar gönderdiniz.

Çok duygulandım, çok heyecanlandım, çok mutlu oldum!

Duygularımı, heyecanımı, mutluluğumu Sayın Sırpazan ile paylaşmak, selam, sevgi ve dileklerinizi Sırpazan Hayr’a iletmek için 11 Ocak 2024 Perşembe günü   öğleden sonra Wetter Huzur Evi’ne gittim.

Sırpazan Hayr’a defalarca telefon etmeme rağmen ulaşamamıştım. “Acaba bir şey mi oldu?” diye de meraklandım. Saat 16.00 sularında kapısını çaldım. Türkiye haberlerini dinliyormuş. Beni karşısında görünce şaşırdı.

“Hayrola Kemal Bey!”

“Hayır Sayın Sırpazan iki gün önceki ziyaretimin haberini yayınlamıştım.  Dünyanın dört bir yanından size çok sayıda selam, sevgi  mesajları geldi. Yazılı mesajları okumaya, sözlü mesajları söylemeye geldim.”

“Öyle mi? Demek bizleri unutmamışlar!”

“Unuturlar mı sizi Sayın Sırpazan!”

“Kimler selam göndermiş bana?”

“Bir kişi, iki kişi değil, yaklaşık 300 kişi!”

“Ne diyorsun sen Kemal Bey?”

“En çok Tıbrevanklılar, sizin öğrencileriniz mesaj göndermişler!”

“Deme!”

“İstanbul’dan Dr. Murat Ekmekçi, Amerika’dan Herman Hintiryan, Almanya’dan Meline Pohlman…  Daha kimler kimler…”

“Tıbrevanklılar ne diyorlar?”

Sırpazan Karekin Bekçiyan Federal Almanya Cumhurbaşkanı Dr. Johannes Rau ile birlikte.

“Sayın Sırpazan hangisini anlatayım? Dr. Murat Ekmekçi ‘Sırpazan bana Tıbrevank’ta Ermenice öğretti. Çok değerli bir ağabeyimizdir. Yatılı okullarda bir sınıf büyüklere ağabey denirdi. Sırpazan Hayr işkembe çorbasını çok sever, yanına giderken benim adıma işkembe çorbası götürüver,’ dedi. Bu sefer getiremedim gelecek sefer size İşkembe çorbası getireceğim.”

Sırpazan Hayr gözleri yaşararak sevincinden gülüyor.

Kanada’dan bir Tıbrevaklı arkadaşınız telefon etti. “Sırpazan cevizli baklavayı ve içli köfteyi çok sever, benim adıma götürüver,” dedi.

Sırpazan Hayr kah kah gülüyor,

“Yandınız Kemal Bey yandınız! Nasıl kalkacaksınız bu isteklerin altından?”

“Rica ederim Sayın Sırpazan, siz yeter ki yiyiniz. Ben getiririm.”

Gözlerinden yaş gelerek gülüyor.

“Sayın Sırpazan Agos gazetesi de haberi yayınlamış.”

“Öyle mi? Beni meşhur ettiniz Kemal Bey.”

“Sayın Sırpazan siz zaten çok meşhursunuz. Lütfen şimdi aşağıya gidelim. Hem kahvemizi içeriz hem de size gelen mesajları iletirim.”

Tam kapıdan çıkacaktık, iki gün önce getirdiğim meyvelerin ve yoğurt çorbasının yerinde durduğunu fark ettim.

“Bir dakika Sayın Sırpazan, iki gün önce getirdiğim meyveler yenmemiş, kendi ellerimle yaptığım yoğurt çorbası bitmemiş! Benim çorbayı bitirmezseniz, Murat Ekmekçi’nin işkembe çorbasını da getirmem!”

Sırpazan Hayr kah kah  gülüyor! “Ben hem senin çorbanı hem de Murat’ın işkembe çorbasını yerim,” diyor.

İstanbullu Brenda Başar’ın küllerinin bir kısmı vasiyeti üzerine Gümrü’deki Kuş Yuvası Yetimhanesi’nin bahçesine dikilen çam ağacının köklerine serpildi. Bir kısmı da İstanbul Boğazı’na 6.2.2019 tarihinde serpildi. Ayrıca Brenda’nın anısna Ermenice-Türkçe olarak SON ARZUM adlı bir kitap yayınladık. Sırpazan Hayr 14.10.2018 günü Brenda’nın küllerini kutsadı. Soldan sağa: Meline Anumyan, Sırpazan Hayr, Kemal Yalçın, Herman Hintiryan, Sona Minasyan, Gümrü, 14.10.2018

Giriş katındaki kahve salonuna indik. Kalabalıktı. Gürültülüydü. Yöneticilerden birine rica ettim.

“Sayın Bekçioğlu’na dünyadan 300 mesaj geldi. Kendilerine okuyacağım. Acaba sessiz bir odanız var mı?”

“Sayın Bekçioğlu’na 300 mesaj mı geldi?”

“Evet!”

“Çok ilginç! Bugüne kadar burada kalan hiçbir insana bu kadar mesaj gelmedi.”

“Gelemez, çünkü Sayın Bekçioğlu çok değerli, dünyaca tanınan bir ruhani şahsiyettir.”

“Bilmiyordum.”

“Bilmediğiniz için size söylüyorum. Sayın Bekçioğlu hem saygın bir ruhanidir hem de benim kitaplarımın Türkçeden Ermeniceye çevirmiş olan bir çevirmendir.”

“Çok ilginç! Buyurun size özel misafir odamızı veriyorum.”

“Çok teşekkür ederim, çok anlayışlısınız!”

 

Kahvelerimiz geldi. Özel misafir odasında Sayın Sırpazan ile karşılıklı oturduk. “Sayın Sırpazan önce size bana telefonla gelen mesajlarınızı size söyleyeyim.”

“Kimler telefon etti?”

“Herman Hintiryan Detroit’ten telefon etti. Size saygı ve sevgilerini iletti. ‘Sırpazan’ın ne ihtiyacı varsa bana bildir,” dedi. Almanya’ya geldiği zaman Sırpazan’ı ziyaret edeceğini söyledi.”

Sırpazan Hayr’ın gözleri yaşardı. Dokumsam ağlayacak! Devam ettim.

“Dr. Murat Ekmekçi ‘Sırpazan’ı yalnız bırakamayız! Hayatını Ermenilerin, insanların mutluluğuna adamış bir insan, hayatının son zamanlarında yapa yalnız yaşamamalı, Sırpazan Hayr kabul ederse İstanbul’a getiririz,” dedi.

Sırpazan Hayr sevinç göz yaşlarını silmeye başladı.

“Sayın Sırpazan şimdi size yazılı mesajları tek tek, isim isim okumaya başlıyorum,”  diyerek cep telefonumdaki facebook sayfama gelen mesajları okumaya başladım:

 

Almanya’dan Sırrı Ayhan: “Vefalı ağabeyim emeğinize sağlık,”

Hollanda’dan Sabri Varan: “Karekin Bey’e huzurlu yıllar dilerim.”

Bielefeld’den İrfan Erdoğan: “Çok güzel bir ziyaret.”

Afyon Dinar İncesu Köyünden Veli Seçme: “Vefalı ve vicdanlı abime ve Karekin üstada selamlar, saygılar.”

Hollanda’dan Agop Yıldız size kalbini göndermiş!

“Bizim Âşık Armani mi bu?”

“Evet, Boyabatlı Âşık Armani”

“Demek unutmamış bizleri!”

Kuş Yuvası Yetimhanesi öğretmenleri, öğrencileri, Sırpazan Hayr, Kemal Yalçın, Herman Hintiryan ile birlikte, 14.10, 2018, Gümrü

Devam ediyorum okumaya:

Kanada’dan Abraham Çeliköz.

Artin Korkor,

“Tanır mısınız?

“Tanırım, Tıbrevanklıdır. Ne diyor Artin?”

“Değerli üstat, ağlatın bizi, yüreğine sağlık,” diye yazmış.

Sırpazan Hayr göz yaşını siliyor.

Devam ediyorum okumaya:

Washington’dan Suzan Suzi.

Murat Damar Tomasian,

Frankfurt’dan Hanna Gülenay -Krayt,

Natalin Mihranyan,

İsviçre’den Bogos Tamsian,

Jemil Bug Day,

Harut Kasparyan,

Aydın Aslan,

Fikret Aydın-Baryawno,

Alin Kazazoğlu,

İstanbul’dan Samail Biros,

Ohannes Kalustian,

Ayşın İnan,

Tamar Karasu,

Rita Kumru Karacan,

Armen Kayserilioğlu,

Lusin Arshaluys Bakırcian Dolas

Heilbronn’dan Devrim Kavallı

Varujan Güleser,

Kevork Fikri Çalış,

Dikran Kasparyan,

Mualla Bükülmez,

Murat Nişan,

İstanbul’dan Lerna Özant Adıgüzel.

“Sayın Sırpazan kim bu biliyor musunuz?”

“Bilmiyorum.”

“Seninle Güler Yüreğim romanımda anlattığım Merzifonlu Vahran Karabent’in torunu.”

“Vefalı bir insanmış. Çok sağ olsun!”

Sırpazan Hayr’ın annesi ve babası

Devam ediyorum okumaya:

Ankara’dan şair Gülsüm Cengiz: “Ne güzel dostluklar,” diye yazmış.

İsviçre’den Hagop Eroyan.

“İstanbul’dan Nadya Sevinç Karacaoğlu. Hatırladınız mı Nadya Sevinç’i?”

“Evet hatırladım. Rahmetli Albert Sevinç’in kardeşi değil mi?”

“Evet, iyi hatırladınız.”

 

Devam ediyorum okumaya:

Mike H. Uğurluoğlu,

İstanbul’dan Garo Kaprielyan,

Antalya’dan yazar Nazmi Öner,

Orhan Göktan,

Nally Nelli Serkisian,

New Jersey’den Sami Sanar,

Kanada’dan  Murat Nişan,

Ankara’dan İbrahim Tokgöz,

Yeğya Yalçın Çevik,

Ankara’dan Avukat Berrak Çağlar,

Çelik Katılmış,

“Sayın Sırpazan İsviçre’den Kirkor Elmayan bir e-mail göndermiş.”

“Kirkor’u iyi tanırım, Tıbrevanklıdır. Ne diyor Kirkor?”

 

Yazdığını aynen okuyorum:

“Değerli kardeşim Kemal merhaba.

Sen senelerden beri insanların huzuru için, sulh içinde yaşamaları için çırpındın durdun. Dur durak bilmeden çok şükür devam ediyorsun.

Son olarak sevgili kardeşimiz Sırpazan Karekin Bekçiyan’ı ziyaret etmen ve bunu bir makale ile bizlere iletmen her şeyin fevkindedir.

Biz EKMEKDAŞLARI, yani aynı okulun, Tıbrevank’ın öğrencilerine bu bir ders olsun.

Ben 5-6 ay evvel kendisini birkaç kere telefonla aradım, maalesef ulaşamadım. Telefonla sorduğum Köln Kilise yetkilileri ‘Odasında yaşıyor’ diyerek bana bilgi vermediler. Marsilya’ya yeğenlerinin yanına gideceği söylendi, arkası gelmedi.

Kemal Kardeşim, sana kuru kuruya teşekkür etmekten başka söyleyeceğim: Ne muradın varsa bizler veremiyoruz YARADAN versin!

Sana ve Sırpazan’a sağlıklı, huzurlu nice nice yıllar diliyorum sevgili kardeşim.

Kal sağlıcakla. Lütfen bu mesajımı Sırpazan’a ilet ve selamlarımı söyle.”

 

Sırpazan Hayr gözleri yaşararak konuşuyor, “Tıbrevanklılar vefalı insanlardır,” diyor.

 

“Sayın Sırpazan size iletilmek üzere 208 beğeni, 48 kalp, 11 mutluluk sembolü göndermişler. Onları da tek tek sırayla okumak istiyorum.”

“Okuyunuz Kemal Bey lütfen.”

Sırayla tek tek okudum.

Sırpazan çok duygulandı, memnun oldu, gözleri yaşararak, “Kemal Bey lütfen dediklerimi aynen yazınız ve kendilerine teşekkürlerimi iletiniz,” dedi.

Aynen yazıyorum:

“Mesajlarınızı, selamlarınızı, saygılarınızı, dileklerinizi Kemal Bey bana iletti. Çok memnun oldum, Çok mutlu oldum. Sizlere çok teşekkür ederim. Beni çok duygulandırdınız. Demek ki emekler boşuna gitmemiş. Sağ olun, var olun! Sizlere selam ve sevgilerimi iletiyorum.”

Sevgili, vefalı, vicdanlı kardeşlerim gönderdiğiniz mesajlarınızla beni ve Sayın Sırpazan Karekin Bekçiyan’ı çok mutlu ettiniz. Sizlere çok teşekkür ederim.

İyi ki varsınız, iyi ki varız!

Bochum, 11 Ocak 2024, Kemal Yalçın