Paris’te lise tarih öğretmeni Samuel Paty düşünce özgürlüğü dersinde 2015’te Charlie Hebdo dergisinde yayımlanan Hz. Muhammed karikatürünü gösterdiği gerekesiyle 18 yaşındaki Moskova doğumlu radikal İslamcı olduğu açıklanan Çeçen bir öğrenci tarafından başı kesilerek öldürüldü. Bir öğrenci öğretmenini öldürür mü? Öldürür! Kafası ırkçı, dinci düşüncelerle doldurulmuşsa, kin ve nefretle şartlanmışsa öldürür! İster Paris’te, ister Almanya’da, ister Türkiye’de olsun, gözünü kin kör etmişse öldürür! Gazetelerin verdiği bilgilere göre, katil öğrenci, öğretmenin başını kesmeden önce “Allahü ekber! Allah büyüktür!” diye bağırmış!
Fransa halkı, Siyasi partiler, dernekler ve sendikaların çağrısıyla Paris, Lyon, Toulouse, Strasbourg, Marseille, Lille, Bordeaux gibi kentlerde Samuel Paty ile dayanışma gösterileri düzenledi. Binlerce insan “Ben de öğretmenim, ben de Sameul Paty’im” yazılı pankartlar taşıdı.
21 Ekime 2020 günü, düşünce özgürlüğünün, 1789 Fransız ihtilalinin, “Özgürlük, eşitlik, kardeşlik” ilkelerinin sembolü olan Paris Sorbonne Üniversitesi’nde yapılan devlet töreniyle düşüncesi nedeniyle, düşünce özgürlüğü dersinden sonra öldürülen Samuel Paty anıldı.
Allah adına bu kaçıncı cinayet? Bu kaçıncı ölüm? Şeriatçı, bağnaz, ırkı katiller dünyanın dört bir tarafında ister aynı dilden, aynı dinden, aynı milletten olsun, ister farklı dinden, dilden, milletten olsun kendisi gibi yaşamayan, kendisi gibi düşünmeyen insanları öldürmeye, yakmaya devam ediyorlar. Irkı, bağnaz, dinci katiller Hıristiyanlar arasından da çıkıyor. Almanya’da Türklerin evlerini yakanlar, Yeni Zelanda’da camiyi bombalayanlar böyle katillerdir.
Derdin kökü çok derinlerdedir. Türkiye Diyanet Vakfı tarafından 1997’de, Ankara’da yayınlanan “Kur’ân-ı Kerim ve Açıklamalı Meâli” adlı resmi Kur’anda şöyle ayetler var. Aynen, yorumsuz buraya aktarıyorum:
Nisa Suresi, 101. Ayet: “Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kafirlerin size kötülük etmesinden endişe ederseniz, namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanınızdır.”
Nisa Suresi, 144. Ayet: “Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmeyin!”
Maide Suresi, 51. Ayet: “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin! Zira onlar birbirinin dostudurlar. (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğuna yol göstermez.”
Almanya’da Türkçe dersinde bir öğretmen “Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin!” “kafirler, sizin apaçık düşmanınızdır,” dese, ya da “Müslümanları dost edinmeyin!” dese onu derhal öğretmenlikten atarlar. Bunları bir ilkokul öğrencimiz dese onunla konuşuruz. “Okulumuzdaki Hıristiyan, Yahudi ya da Müslüman olmayan öğrenci arkadaşlarınızı kötülemeyiniz!” deriz. Ailesiyle konuşuruz. Davranış ve düşüncelerini değiştirmezse okul disiplin kuruluna veririz. Onun içindeki kin ve nefreti sevgiye döndürmeye çalışırız. Fakat bunlar Kur’an’da yazılı. Ne yapacağız? Yapılacak en doğru iş, Kur’an’ı akıl ve mantık süzgecinden geçirmek. Yahudileri, Hıristiyanları ya da farklı din ve inançları kötüleyen ayetleri ayıklamak. Bunu önermek ve açıklamak da birçok insanın tepkisini çekebilir. Fakat başka çare yok!
Dünya’da 40 İslam devleti var. Hepsinde de kavga var, savaş var, kan ve ölüm var! İslam devletleri içinde en demokratik, en özgür, en gelişmiş olan Türkiye’dir. Gerisini siz düşünün! İslam ülkelerindeki kardeş kavgalarından , din savaşlarından kaçanlar bin bir zahmetle, ölümü göze alarak Hıristiyan olduğunun bile bile Avrupa’ya, Almanya’ya, Fransa’ya geliyor. Bu ülkelerin ekmeğini yiyor. Bütün sosyal haklarından faydalanıyor, oturum iznini alıp, yerleşir yerleşmez kendisine ekmek, iş, can güvenliği vermiş olan devlete karşı, bu devletin vatandaşlarına, dinine, imanına karşı nefret etmeye başlıyor.
20 yıl Almanya’nın Bochum şehrinde üç ilkokulda Türkçe öğretmenliği yaptım. 2010 yılından sonra okullardaki huzur bozuldu. Birçok Müslüman öğrencim Hıristiyan sınıf arkadaşının elini tutmaz oldu. Bazı bayan veliler çocuğunun öğretmeni olan Alman bayan öğretmenin elini “Abdestim bozulur!” diye tutmaz oldu!Ortaokul ve liselerde, birleştirilmiş okullarda (Gesamtschule) Türkçe öğretmenlerine ders yaptırmıyorlar. Bir öğretmen arkadaşımın 10. Sınıf öğrencileri, “Sen bize Aziz Nesin’i anlattın!” diyerek dersleri boykot ettiler. Bu gidişatın sonu kötü olacak! Korkuyorum! Çaresiz kalıyorum!
Bu kadar nankörlüğün bir sebebi olmalı!
45 yıllık öğretmenlik hayatımda ben de bazı öğrencilerimden çok ağır saldırılara uğradım. 1974 yılında Kırşehir Kaman Lisesi’nde felsefe öğretmeniydim. Felsefe dersinde anlattıklarım nedeniyle bazı öğrencilerim geceleri evimi taşlıyorlardı.
1994 yılında Bochum’da Heinrich-Böll-Gesamtschule’de Türkçe öğretmenliği yaparken, insan hakları konusunu işlediğim dersten sonra, bazı öğrencilerim camiden gelen bir grupla birlikte okulumun bahçesinde beni dövmeye geldiler. Ağır hakaretlerde bulundular. Lise kısmından sağduyulu üç öğrencimin yardıma gelmesiyle ölümden kurtuldum. Ardan 15 yıl geçtikten sonra beni dövmeye gelen öğrencimle karşılaştım. “Öğretmenim elimi öpeyim. Özür diliyorum. Beni camiden kışkırtmışlardı, ben şimdi onlardan ayrıldım,” dedi.
2014 yılında, Bochum’da, Türkçe dersinde, ilkokul 4. Sınıf öğrencim, “Öğretmenim, seni öldüreceğim!” diye karşıma dikildi. “Neden öldüreceksin beni yavrum?” diye sordum. “İçimden öyle geliyor! Sen derslerde 23 Nisan bayramını anlatıyorsun!” dedi. Annesi çağırdık. Özür dilemedi. İş büyüdü. Polise intikal etti. Can güvenliğim için beni korumaya aldılar. Uzun araştırmalardan sonra beni öldürmek isteyen öğrencimin Kur’an Kursuna gittiği bir camideki biri tarafından kışkırtıldığı ortaya çıktı.
İslamcı radikalizmin, her türden dinci bağnazlığın, ırkçılığın karşısındayım. Başkalarının düşüncelerini doğru bulmasam da onların düşünce özgürlüğünü savunuyorum.
Ben de Samuel Paty’im! Ben de öğretmenim!
Bochum, 23.10.2020, Kemal Yalçın.