Kamil Bulut Yunanistan’da, İskeçe vilayeti Elmalı köyünde doğdu. Fakat doğum tarihi kesin olarak bilinmiyor. Nüfus memuru altı kardeşi yan yana dizmiş, kendi kafasından her kardeşe bir doğum tarihi verirken, Kamil’e “1943 yılında doğmuş!” demiş.
Kamil Bulut, 2. Dünya Savaşı yıllarında, Yunanistan Nazi ordularının işgali altında iken çocukluğu savaş şartlarında geçti.
6 çocuklu bir ailenin 5. çocuğudur.
1946 yılında, Yunan iç savaşı başlangıcında, daha henüz 5-6 yaşlarında bir çocukken ailesiyle birlikte Türkiye’ye sığınmak zorunda kalmıştı. Elmalı köyünde geçen hayatını ayrıntılarıyla hatırlamaktadır.
2. Dünya Savaşı yıllarında ve iç savaş döneminde çok sayıda Türk ve Müslüman Batı Trakya’dan kaçarak Türkiye’ye sığınmış ya da normal yollardan Türkiye’ye göç etmişti.
Türkiye’ye iltica eden Yunan vatandaşı Müslümanların ve Türklerin ilticaları kabul edilmedi. Bu nedenle Kamil Bulut ve aile fertleri tam 16 yıl Türkiye’de haymatlos olarak yaşamak zorunda kaldı.
Kamil Bulut ve ailesi 1962 yılında Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığına kabul edildi. Türkiye Cumhuriyeti Hüviyet Cüzdanı verildi.
Ağabeyi ve kardeşi normal askerlik yaptı.
Kamil Bulut ise sakıncalı piyade olarak 1962 yılında askere alındı. Sivas ve Sarıkamış’ta sakıncalı piyade olarak vatani görevini tamamladı.
Askerden sonra, PTT’ye memur olarak girmek için başvurdu. Başvurusu kabul edildi ve imtihanlara girip kazandı. İş sözleşmesinin yapılması için Cumhuriyet Savcılığından iyi hal kağıdı alması gerekiyordu. Fakat hakkında polis tarafından verilmiş kötü fişleme işi zora sardı.
Savcı, vicdanlı biriymiş, polisin kötü fişlemesine rağmen iyi hal kağıdı verdi. Çünkü mahkemece verilmiş bir karar yok. Kamil, İzmir PTT Bölge Baş Müdürlüğü’nde Telem memuru olarak göreve başladı. Daha sonra Manisa’da bu işine devam etti.
7 Aralık 1967 tarihinde Meryem Bulut ile evlendi.
Fakat siyasi nedenlerle Meryem ile Kamil’in Türkiye’de yaşamaları giderek zorlaştı. Meryem Alevi, Kamil ise haymatlosluktan gelmişti. Polis takibi altında idiler.
Düşünüp taşındılar, Almanya’ya gitmeye karar verdiler.
1972 yılında Meryem Almanya’ya geldi.
1973 yılında ise Kamil Bulut Almanya’ya geldi.
Meryem ile Kamil, sıfırlanmış hayatlarını Almanya’da yeniden kurdular. Hayatlarının 42 yılı Almanya’da geçti.
Meryem ile Kamil Bulut Kaan ve Dilek isimlerinde iki hayırlı evlat dünyaya getirdiler.
Kaan ile Dilek evlendiler. Çocukları oldu.
Meryem ile Kamil Aybiçe, Asya ve Can adlarında üç torun sahibi oldular.
*
Kamil Bulut’un ailesi ve sülalesi namazında niyazında insanlardı. Babası annesi ve ağabeyleri Kamil’in namaz kılmasını istiyor, hiç olmazsa bayram namazlarına gitmesi için zorluyorlardı. Kamil bayram namazlarına da gitmiyordu.
Babası Kamil’den namaz kılmasını istemiş, “Sana 50 lira veriyorum. Namaz kılarsan!” demişti.
Kamil babasına “Baba ben Allah için mi, namaz kılacağım yoksa senin verdiğin 50 Lira için mi namaz kılacağım?” diye sormuş ve bunun üzerine babasından azar işitmişti.
Daha sonraki yıllarda, Kur’an’daki ayetlerin ve namaz surelerinin Türkçe anlamlarını merak etti. 1956-1958 yıllarında Apdülbaki Gölpınarlı’nın aktardağı Kur’an’ın Mealini aradı buldu ve okudu.
Ne olduysa ondan sonra oldu!
Sormaya ve sorgulamaya başladı…
*
1950 yıllarının ortasında tütün işçisi Kamil
Bir gün işe giderken, bir adamın yolda yürürken devamlı Allaha
ve kitabına küfrediyordu.
Kamil dine, imana Allaha küfreden bu adamın cezasını, Allah adına vermek için tütün bıçağına sarıldı. Tam adamı bıçaklayacağı sırada aklına şu soru geldi:
“Allah bu adamı neden kendisi cezalandırmıyor?”
Bıçağı yerine koydu.
“Allah kendisine küfredeni neden cezalandırmıyor?” sorusu beyninde şimşek gibi çaktı.
Sormaya ve sorgulamaya devam etti…
Kafasında şüpheler uyandı.
*
O yıllarda dünyada ve Türkiye’de rüzgar soldan esiyordu. Kamil, o yılların rüzgarları, fırtınaları içinde kendini komünist partinin saflarında buldu. Mihri Belli’nin yakın arkadaşı oldu. Birlikte mücadele ettiler.
Kamil Bulut’un hayatı özgürce, insanca, adil bir dünya yaratma mücadelesi içinde geçti. Hasretlerin her türlüsünü yaşadı.
En çok 1946’da terk etmek zorunda kaldığı İskeçe’nin Elmalı köyünü özlüyordu. Yunanistan ona köyünü ziyaret edebilmesi için vize vermiyordu.
Nihayet, 2013 yılında vize alarak, 67 yıl sonra kızı Dilek ile birlikte Elmalı köyüne gidip gördü. Var olduğu toprağa olan hasreti mutluluğa dönüştü.
*
Kamil Bulut, hayatını rüzgarlara vermedi.
Yönünü, yolunu, düşünü, düşüncesini esen rüzgarlara göre değiştirmedi. Kendine ve ideallerine ihanet etmedi. Duvarların dikildiğini de gördü, yıkıldığını da. Fakat yıkılan duvarların altında kalmadı!
Sağlığını da zorlayarak, zaman buldukça sürekli okudu, araştırdı.
Kamil Bulut yasak, tabu tanımadı. Vicdanına ve aklına göre özgürce hareket etti. Kaleminin dünyasına sınır koymadı.
Kutsal bilinen her şeyi aklın süzgecinden geçirdi.
Bu hesaplaşmanın ürünü olarak Kitabımız başlıklı kitabını 2006’da, Türkiye’de yayınladı.
Kitabımız’ın ikinci cildini hazırladı.
Fakat Türkiye’de yayınlayacak yayınevi bulamadı.
Kitabımız’ın ikinci cildinin yayına hazır dosyasını okudum. Çok beğendim. Yayınlaması gerekiyordu. Almanya’da basım ve yayın işini üstlendim. Yakında bu kitap elimizde olacak.
Kamil Bulut bugüne kadar ne haram yedi, ne cana kıydı.
Hayatında bir sefer bıçağa sarıldı, bir sefer de tabancayı eline aldı. Bıçağı Allah’ı korumak için, tabancayı da eşi Meryem’i korumak için eline almıştı.
Kamil Bulut, Meryemsiz, Meryem de Kamilsiz olamaz!
Kamil’e, Meryem’e, evlatlarına ve torunlarına sağlıklı, huzurlu günler dilerim.
Kaan, babasını bugünkü söyleşi akşamına tepeden tırnağa yenileyerek getirdi. Dilek babasına elinden gelenleri sundu.
Kaan’a, Dilek’e teşekkür ederim.
Kamil Bulut, su gibi berrak, ekmek gibi temizdir.
Kamil Bulut, sessizliğin sesidir.
Sizleri Kamil Bulut ile baş başa bırakıyorum.
Söz Kamil’indir.
Saygılarımla…
Bochum, 13.3. 2015 Kemal Yalçın