BİR ŞAİR, BİR KİTAP
ŞAİR: AGOP YILDIZ (OZAN ARMANİ)
KİTAP: ANADOLU’NUN NAR TANELERİ
Yazan: Ahmet Sefa, Hollanda
Anadolu’da yok sayılan, soykırıma uğratılmış bir halkın, Anadolu’da nar tanelerinden bir ozanın, ozan Armani’nin şiir kitabı. Hollanda’da yayımını sürdüren 3 C yayınevi, Cem Duman imzalı kitap. Agop Yıldız, Anadolu aşık geleneğine bağlı, kafiyelerle kurmuş dörtlüklerini… Okunması kolay, imgelere boğulmamış dörtlükleri, usumuzda kalan şiirlerini içten, açık yazmış. Ustaca yedirmiş söyleyeceklerini dizelerine…
(Yok, yanlış başladım okuduğumu paylaşmaya! En iyisi bolca seçtiğim şiirlerinden örnekleri sunayım okuyan söylesin, şiir eleştirmenleri yazsın denmesi gerekenleri…)
Agop Usta, Anadolu sevgisini BEN VARDIM şiirinde, Anadolu’nun kadim halklarından Ermenilerin bir çocuğu olarak şöyle dizeler:
Anadolum seni iyi bilirim
İnişinde yokuşunda ben vardım
Yollarında öl deseler ölürüm
Kavgasında dövüşünde ben vardım
…
Anadolum şimdi kaç bin yaşında
Emeğim var toprağında taşında
Urartular dahil taa ilk başında
Medeniyet yarışında ben vardım
Birçok halklar birbiriyle yarıştı
Kültürleri birbirine karıştı
Bazen savaş yaptı bazen barıştı
Yaraların sarışında ben vardım
…
Kışa döndü baharımız yazımız
Parçalandı orkestramız sazımız
Talan oldu toprağımız mazimiz
Bu belanın gelişinde ben vardım
…
Göç denilen olay büyük bir hile
Hiçbir zaman varamadık menzile
Birçoğunu verdik afata sele
Her insanın ölüşünde ben vardım
…
Son gelenler dört bir yana doldular
Diğer renkler birer birer soldular
Birçoğunu köklerinden yoldular
Anadolu bahçesinde ben yokum
O bahçede adı kalmış bir halkım
Gerçekten yurt dışında özellikle komşumuz Yunanistan’da, nerede, hangi bir Rum’a, Ermeni’ye rastlasan, Türkiye’den geldiğini söylesen, gözleri yaşarır, memleketini sorar. Türkiye’yi hiç görmemiş bir torun da olsa karşılaştığınız dedesinden duyduklarıyla ailesinden öğrendiği Türkçeyle yanıtlar sorunu, koşturur yardım eder.
…..
SULTANIM
Gözlerinde bir sevdanın izi var
Yüreğinde katlanılmaz sızı var
Hayalinde Armani’nin yüzü var
Bakıp bakıp eriyorsun Sultanım
…
Aşıklar anlarmış aşık halinden
Onlar da tozmuşlar aşkın yelinden
Yanıp tutuşurken sevda çölünden
Külüm aşka seriyorsun Sultanım
Armani aşk ile dön yana yana
Aşkın şerbetinden iç kana kana
Sultanım bir yana dünya bir yana
Bana ilham veriyorsun Sultanım
Yukardaki şiirinden anlaşıldığı üzere Sultan, Agop’un eşidir. Sade, candan, güzeller güzelidir Sultan. Acıyı yaşamıştır, aşkı yaşamış, yaşatmıştır Agop’a. İçtendir, temizdir duyguları Sultanla Agop Yıldız’ın.
Çoğumuz, Maço islami kültürün etkisinde eşimize, dostumuza, seni seviyorum diyemezken, Agop sevdiğine, sevildiğine şiir yazandır.
…..
Kültürel günler, geceler olur yurtdışında, bolca olur, sohbetli olur, tartışmalı olur. Çoğumuz bu günlere gider geliriz yalnızca.
Kiminde ise duyguların yoğunlaştığı anlardır, günlerdir.
Agop Yıldız’ın BARIŞ GECESİ şiirine yansıdığı gibidir yoğunluk, her şeye karşın da, her koşulda barış istemi, birliktelik çağrılarıdır…
Türkler Kürtler Ermeniler toplandı
Beklenen soruyu sorduk bu gece
Kimler mahkum oldu kimler aklandı
Bütün dostları da yorduk bu gece
…
Armani dünyaya barış ekelim
El ele tutuşup halay çekelim
Barış bayrağını ufka çekelim
Dostluk köprüsünü ördük bu gece
…..
BİZ DEVLETİN ÜVEY EVLATLARIYIZ şiirinden dörtlüklerini yazacağım şimdi; bu şiiri okuduğumda gerçekten Anadolu’nun evlatlarından birine böyle şiirleri yazdıran nedenler, bugün Kürt halkına yapılanlardan anlaşılmıyor mu?
Maalesef Türklüğü, milliyetçiliği, bilim, gelişmişlik, hoşgörü gibi ögelerle anlamak yerine, başka halkları, başka düşünenleri öldürmekle yok etmekle, dindarlığı kendi mezhebinden bile olmayanlara (öbür mezhepler, dindarlar dahil) baskı kurmak, onları da yok etmek gerekliği gibi anlamıyor muyuz?
…
Desen de atamız Adem’le Havva
Bunlara karnı tok alırsın hava
Yıkılır başına yaptığın yuva
Biz devletin üvey evlatlarıyız
Bin dokuz yüz on beş sonumuz oldu
Dünyadan ahrete yolumuz oldu
Bahçemizde açan gülümüz soldu
Biz devletin üvey evlatlarıyız
Kalanları Aşkale’ye yolladı
Neyi var neyi yok elinden aldı
Birçokları öldü orada kaldı
Biz devletin üvey evlatlarıyız
…
Yetmiş dört yılında kanunla çaldı
Vakıf mallarını elinden aldı
Bir kuruş vermedi kamuya kaldı
Biz devletin üvey evlatlarıyız
…
Dili çözülenler hak hukuk dedi
Kurdu kulak dikti aslan gürledi
İçimizden Hrant üç kurşun yedi
Biz devletin üvey evlatlarıyız
Ben Agop Yıldız’dım Armani oldum
Hakkımı aradım haksızlık buldum
Bu nasıl adalet şaşırdım kaldım
Biz devletin üvey evlatlarıyız
…..
Tarihi yaralıdır ozanın. Şiirle yazar tarihini.
HAMİDİYE ALAYLARI
Hamidiye Alayları kuruldu
Ermeniler toprağından sürüldü
Nicesinin hemen boynu vuruldu
Birçoğunu verdik dipsiz göllere
…
Acaba dünyanın sonu mu geldi
Ermeni illeri yerle bir oldu
Nice koç yiğitler toprağa doldu
Birçoğunu verdik susuz çöllere
…..
Eee… Dedim ya, sevgidir, barıştır, dostluktur Agop Yıldız’ın yaşamı, felsefesi… Aşk da geçer kitabında bolca.
NAMELER
Bir güzel karşımda durdu
Halim hatırımı sordu
Sazının teline vurdu
Dillerde coştu nameler
Bahçesinde güllerinden
Esen seher yellerinden
Çaldığı saz tellerinden
Aşk ile koştu nameler
…
Armani dostluk mirası
Felekle yoktur arası
İçinde gönül yarası
Sanmayın boştu nameler
…..
Yeter yukardaki örnekler. Bir kitabı okumak, okutmak için fazla söze gerek yok. OKU… OKUT…
Anadolu’yu, memleket aşkını, kişilere atfen yazdığı şiirleri, Boyabat’ını, Sivas’a gidişini, tarihini, çocuklarını, maden işçilerini OKU OKUT…
Eleştirim mi?
Yok. Okuduğum her ilk kitaba yaptığım gibi, yok. Yayınevi , kaliteli, ozan Armani’ye ve 3C’ye yakışır bir kitap çıkarmış.
Agop’un sanırım teşekküründe belirttiği bir edebiyat etkinliği, herhangi bir edebiyat günü değil, Homeros edebiyat, kültür, sanat vakfının açılış etkinliğiydi. Yüzlerce davetlinin, desteğiyle beş yüz kişinin katıldığı, izlediği bir gündü. Hani unutulmuşsa anımsatayım diye…
Bir de Agop Yıldız’ı, tarihiyle ailesiyle gelmişi geçmişiyle tanıyabilmemiz için, o günden sonra yazar Kemal YALÇIN’ın, özveriyle, kılı kırk yararak yazdığı, üç yüz elli bir sayfalık HAYATTA KALANLAR (gerçek bir hayat hikayesi) kitabını okumanızı öneririm.
OKU… OKUT…
Anadolu’nun Nar Taneleri şiir kitabı 144 sayfa. Ederi:15€
Yazan: Ahmet Sefa, Hollanda